Teknoloji baş döndürücü bir hızla hayatımızı dönüştürüyor. Bu hız, pek çok girişimi de boşa çıkarabiliyor. En son, Apple 10 milyar dolar harcadığı elektrikli ve otonom otomobil projesini rafa kaldırdı. Bu sadece bireysel bir örnek değil. Başarısız dijital dönüşüm programlarında küresel olarak 2,3 trilyon dolar boşa harcandığını araştırmalar ortaya koyuyor.
Dijital dönüşüm ve en çok konuştuğumuz yapay zekâ (YZ), çoğu kişi ve kurum için “maliyetli ve karmaşık iş stratejileri” gerektiriyor. Genellemek gerekirse, işletmeler dijital dönüşümlere büyük miktarda para harcıyor, ancak veriler bunların üçte ikisinden fazlasının (%70) olumlu sonuçlar veremediğini gösteriyor.
3.4 trilyon dolarlık pasta
Bu niye önemli? Çünkü Uluslararası Veri Şirketi (IDC) Küresel Dijital Dönüşüm Harcama Kılavuzuna göre, gelecekteki başarı için dijital harcama miktarı, 2026’ya kadar yüzde 16,3’lük büyüme oranıyla 3.4 trilyon dolara ulaşması bekleniyor.
Önceki yazımda, dünya genelinde yapay zekâ yatırımlarına atıfta bulunarak, “Yapay zekâ çağını kaçırmayalım!” diye yazmıştım. Bu dev bütçeler, bu hızlı dönüşümde Türkiye, kendini nasıl konumlandırmalıdır?
Yapay zekâ çağında proaktif bir konum almak, özellikle kaynak kısıtlılığı olan ülkeler için zorlayıcı olabilir. Ancak, bu durum aynı zamanda yenilikçi ve yaratıcı çözümler geliştirmek için bir fırsatlar da sunuyor. Bu bağlamda, bizim gibi ülkelerin yapay zekâ devrimine nasıl ayak uydurabileceği ve bu süreçten nasıl faydalanabileceği üzerine kafa yoralım.
Son 10 günde yayınlanan buluşlar
Somut örneklerle konuyu açıklamak istiyorum. Her biri sadece son 10 günde yayınlanmış bilimsel makalelerden alınmış örneklerdir. Farklı sektörlerde yapay zekâ uygulamalarından nasıl faydalanılarak, ufuk açan, çözüm üreten ve teknolojik ve bilimsel dönüşüm sağlayan buluşları Türkiye’nin insan kaynağının da yapabileceğine inanıyorum.
Her ne kadar çoğumuz yapay zekâyı Chat GPT’de arama için kullansak da, şu an özellikle tıp ve kimya alanında akıl almaz buluşlar için en önemli araç haline geldi.
Sağlığa YZ imzası
. Ulusal Sağlık Enstitüleri’ndeki araştırmacılar, gözdeki hücrelerin yüksek çözünürlüklü görüntülerini üreten bir tekniğe yapay zekâyı (AI) uyguladılar. AI ile görüntülemenin 100 kat daha hızlı olduğunu ve görüntü kontrastını 3,5 kat iyileştirdiğini bildiriyorlar.
. YZ, kalp nakli cerrahlarına yeni karar verme verileri sağlayacak. Prag’daki Uluslararası Kalp ve Akciğer Transplantasyonu Derneği’nin (ISHLT) araştırmacılarına göre; yapay zekâ, doktorların hasta sonuçlarını etkileyen karmaşık faktörleri daha iyi değerlendirmelerine yardımcı olarak kalp nakli sürecini önemli ölçüde yani yüzde 80 gibi bir oranda olumlu etkileyecek.
. Algoritmaların hayatımızı kolaylaştırması ve daha adil hale getirmesi gerekiyor. Sağlık hizmetlerinin en çok ihtiyacı olan hastalara öncelikle sunulması gerekiyor. Ama insanlar önyargılıdır ve doğru tercih yapamayabilir.
Boston Üniversitesi Questrom İşletme Fakültesi pazarlama profesörü Carey Morewedge ve Everett W. Lord Distinguished Faculty Scholar’a göre yapay zekâ uygulamalarının önyargıları tanıyabileceğini ve tercihlerini ile kararlarına yardımcı olabileceğini gösterdi. Bu sadece tıpta değil, insan kaynakları, adliye ve pek çok birimde kullanılabilecek bir gelişme.
Doğal yaşamın sırları
. YZ; sadece insan topluluklarını ilgilendiren bir durum ve sistem değil. Vahşi hayvanları tespit etmek ve kazaları önlemek için yapay zekâ kullanılabilir. Scientific Reports dergisinde yayınlanan bir makalede; araştırmacılar, Brezilya’da vahşi bölgelerdeki yollardaki yabani hayvanları tespit edip bilgilendirdiği gibi, muhtemel trafik sıkışıklıkları konusunda da uyarıcı bir yazılım geliştirildi. Brezilya’da karıncayiyen, kurt, tapir gibi soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvanların yollara aniden çıktığı biliniyor.
. UMass Amherst’teki araştırmacılar, çevre sağlığını daha iyi ölçmek için dünyanın yöneticilerini (böcekleri) dinliyorlar. Yeni çalışma, böcek popülasyonlarını izlemek için en iyi YZ yöntemini tanımlıyor. Massachusetts Amherst Üniversitesi tarafından yürütülen son araştırmalar, makine öğreniminin, sıtma-taşıyan sivrisineklerden ve tahıl-aç böceklerden, crop-polinatan arılara ve sap-sucking ağustos böceklerine kadar farklı böcek türlerini sesleriyle ne kadar iyi tanımlayabildiğini değerlendiriyor.
Böcek dünyasını dinlemek bize böcek popülasyonlarının nasıl değiştiğini izlemenin bir yolunu verir ve böylece bize çevrenin genel sağlığı hakkında bilgi verebilir. (Journal of Applied Ecology)
. Çinli bilim adamları ipekböceğinin eğirme mekanizmasını ortaya koyuyor. Dut ipeği, ‘insan vücudunun ikinci derisi’ ve ‘liflerin Kraliçesi’ olarak bilinen, doğada hafif, yumuşak ve ince olan doğal bir protein lifidir. Çin, dünya ipek yetiştiriciliği endüstrisinin kökenidir. İpeğin en erken kullanımı, yaklaşık 8.500 yıl önceki Jiahu kalıntılarına kadar izlenebilir. Dünyaca ünlü İpek Yolu, Doğu ve Batı uygarlıklarının insanlık tarihine ilk büyük ölçekli değişimlerini ve entegrasyonunu açtı.
Daha önce de Çinli bilim adamları, dut ipeği lifi ile örümceğin ağlarının lifinin genetik kodlarını yapay zekâ ile çözüp, devrim niteliğinde yeni bir buluş gerçekleştirmişlerdi.
. Yeni araştırmalar, Yapay Zekânın istilacı Asya eşek arılarını tespit etmek ve alarmı yükseltmek için kullanılabileceğini gösteriyor. Eşek arıları istilası, başta bal arıları olmak üzere, ekolojik dengede olumsuz sonuçlar oluşturuyor. Exeter Üniversitesi araştırmacıları, eşek arılarını bir izleme istasyonuna çeken ve bir üst kamera kullanarak standartlaştırılmış görüntüler yakalayan otomatik bir sistem olan VespAI’yi geliştirdi.
Bir Asya eşek arısı ziyaret ettiğinde, VespAI türleri neredeyse mükemmel bir doğrulukla tanımlayabilir ve yetkililerin hızlı tedbir almasına imkan sağlar.
İlaç keşiflerinde artış
. İlaç buluşlarında da yapay zekâ etkisini görmeye başladık. DNA fragmentomlarının ve protein biyobelirteçlerinin yapay zekâ analizi, yumurtalık kanserini invaziv olmayan bir şekilde tespit ettiği kesinleşti. 5-10 Nisan’da düzenlenen Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği (AACR) yıllık toplantısında sunulan retrospektif bir araştırmaya göre, yumurtalık kanseri olan hastaları sağlıklı kontrollerden veya iyi huylu yumurtalık kitleleri olan hastalardan ayırt edebiliyor.
Bu niye önemli? Federal istatistikler, Amerika Birleşik Devletleri’nde kadınlar arasında kanser ölümlerinin en yaygın beşinci nedeni olarak yumurtalık kanserini listeliyor ve beş yıllık sağ kalım oranı da yüzde 50. Erken teşhis kanserden kurtulmaya çözüm olabilir.
YZ genlerimizi okuyabilir mi?
. Dil modelleri genomu okuyabilir mi? Bu, daha iyi aşılar yapmak için mRNA’nın kodunu çözeceği anlamına geliyor. mRNA aşıları, ilaç sanayi için yeni bir çığır açıcı durumdur. Princeton Üniversitesi Mühendislik Okulu’nun araştırmasına göre bu mümkün ve ispatlandı. Bu kod, yaşamın tüm işlevleri için talimatlar içerir ve insan dillerini yönetenlerden farklı olmayan kuralları takip eder. Bir genomdaki her dizi, anlam veren yapılar olan karmaşık bir dil bilgisi ve söz dizimine bağlıdır. Tıpkı birkaç kelimeyi değiştirmek bir cümlenin etkisini kökten değiştirebileceği gibi, biyolojik bir dizideki küçük varyasyonlar, dizinin kodladığı formlarda büyük bir fark yaratabilir. (Nature Machine Intelligence dergisi).
. Geçen hafta, benzer bir araştırma daha yayınlandı. ChatGTP gibi Yapay Zekâ (AI) sistemleri dünyayı kasıp kavurdu. Bir sonraki aşırı değerli TV şovunu tavsiye etmekten trafikte gezinmeye yardımcı olmaya kadar, elleri olmayan pek bir şey yok. Ancak, yapay zekâ sistemleri yaşam dilini öğrenebilir ve biyologların bilimdeki heyecan verici atılımları ortaya çıkarmasına yardımcı olabilir mi?
Nature Communications’da yayınlanan yeni bir çalışmada, Harvard’daki Organizmik ve Evrimsel Biyoloji Bölümü’nde (OEB) bir araştırma ekibi, genomiğin karmaşık dilini deşifre edebilen bir yapay zekâ (AI) sistemine öncülük etti.
Robotlara esnek iskelet
. Robotlar her yerde ama hâlâ katı ve çelik bir yapıda sunuluyor. MIT mühendisleri kas gücündeki robotlar için yumuşak ve esnek ‘iskeletler’ tasarlıyor. Haliyle yine yapay zekâ yardımıyla. Yeni modüler, yay benzeri cihazlar, canlı kas liflerinin çalışmasını en üst düzeye çıkarır, böylece biyohibrit botlara güç sağlamak için kullanılabilirler. Bu “biyohibrit” robotlar için yeni bir açılım anlamına geliyor.
. Ve bilim adamları kimya keşiflerini otomasyonla hızlandırıyor. Yeni istatistiksel modelleme iş akışı, ilaç keşfini ve sentetik kimyayı ilerletmeye yardımcı oluyor. Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı’ndaki (Berkeley Lab) bilim adamları tarafından geliştirilen yeni bir otomatik iş akışı, araştırmacıların reaksiyon deneylerinin ürünlerini gerçek zamanlı olarak analiz etmelerine izin verme potansiyeline sahip. Bu, gelecekteki otomatikleştirilmiş kimyasal süreçler için gerekli olan temel bir yetenek olarak gösteriliyor.
İklim sorunu çözülür mü?
. İklim değişikliği konusunda yapay zekâ uygulamalarına bağlı olarak pek çok yeni araştırma yayınlanıyor. En son yayınlanan makalelerden biri de Antarktika göktaşlarına dair. İsviçre ve Belçika’dan bir araştırma ekibi, yapay zekâ, uydu gözlemleri ve iklim modeli projeksiyonlarını kullanarak, küresel hava sıcaklığındaki her onda bir artış için buz tabakasının yüzeyinden ortalama yaklaşık 9.000 göktaşının kaybolduğunu hesaplıyor.
Bu kaybın büyük etkileri var. Göktaşları, Dünya’daki yaşamın kökeni ve Ay’ın oluşumu hakkında içgörü sağlayan dünya dışı cisimlerin benzersiz örnekleridir. 2050 yılına kadar, Antarktika’daki tahmini 300.000 – 800.000 göktaşının yaklaşık dörtte biri buzul erimesi nedeniyle kaybolacak. (Nature Climate Change dergisi)
İnsan beynini anlama
. Araştırmacılar, bilgi teorisini kullanarak yapay ağın biyolojik sağlamlığını test ettiler. Biyolojik beyin, özellikle insan beyni, çok az enerji tüketen ve yüksek verimlilikte çalışan arzu edilen bir bilgi işlem sistemidir. Bir o kadar iyi bir bilgi işlem sistemi oluşturmak için, birçok nöromorfik bilim adamı, beynin zor öğrenme mekanizmasını taklit etmeyi amaçlayan donanım bileşenleri tasarlamaya odaklanıyor.
Son zamanlarda, bir araştırma ekibi hedefe farklı bir açıdan yaklaştı ve bunun yerine bilgi aktarımını ölçmeye odaklandı. Yöntemleri biyolojik ve simülasyon deneylerinden geçti ve daha sonra elektronik bir nöromorfik sistemde etkili olduğu kanıtlandı. (Intelligent Computing Dergisinde yayınlandı).
. Zekâyı anlama ve zihnin işleyişini çözme arayışı her zaman doğa bilimlerinin kutsal kâsesi olarak kabul edilmiştir. Hala birçok gizemi ortaya çıkarırken, hayvanlar hem zihnin hem de zekânın kökenleri ve organizasyonu hakkında değerli bilgiler sağlayabilir. En son, Eötvös Loránd Üniversitesi’ndeki (ELTE) Etoloji Bölümü’ndeki bir çalışmada araştırmacılar, köpeklerin ‘g faktörü’ olarak bilinen önemli bir zekâ bileşenine sahip olabileceğini keşfettiler. Bu bulgular bizi köpek (ve insan) bilişinin nasıl organize olduğunu ve bilişsel gerilemenin yaşla birlikte nasıl ilerlediğini anlamaya daha da yaklaştırabilir.
Enerji sorununa çözüm
. Google’dan uzaklaşmak, Siri ile konuşmak, ChatGPT’den bir şeyler yapmasını istemek veya herhangi bir anlamda AI kullanmak için muazzam miktarda enerjiye ihtiyaç duyulmasına sebep oluyor. Enerji sorununu çözmeden sağlıklı ve yaygın yapay zekâ kullanımına geçmek neredeyse yeni sorunlar çıkaracak.
Yeni bir araştırma, 2027 yılına kadar YZ sunucularının Arjantin veya İsveç kadar enerji tüketeceğini tahmin ediyor. Gerçekten de, tek bir ChatGPT isteminin ortalama olarak kırk cep telefonu şarjı kadar enerji tükettiği tahmin ediyor. Son 10 günde, yapay zekâ ile enerji tasarrufu sağlayacak üç bilimsel makale yayınlandı.
. École Polytechnique Federale de Lausanne bu konuda geleneksel bir yönteme yeni yorum kattı. Endüstriyel bir rüzgar türbini hayal ediyorsanız, teknik olarak yatay eksenli rüzgar türbini (HAWT) olarak bilinen yel değirmeni tasarımını muhtemelen hayal edersiniz. Ancak Orta Doğu’da tahıl öğütmek için 8. yüzyıl civarında geliştirilen ilk rüzgar türbinleri dikey eksenli rüzgar türbinleriydi (VAWT), yani paralel değil, rüzgara dik olarak döndüler. İşte verimli bir dikey rüzgar türbinleri için yapay zekâdan faydalanıyor.
. Biyolojik Kimya ve Moleküler Malzemeler Araştırma Merkezi’ndeki (CiQUS) bilim adamları, yerli olmayan ışığa duyarlılaştırıcıları memeli hücrelerine entegre ederek bir atılım elde ettiler. Bitkiler, güneş ışığını yakalamak ve gezegenimizde oksijen üretirken ışık enerjisini kimyasal yakıta dönüştüren önemli bir süreç olan fotosentezi başlatmak için klorofilden yararlanır. Bu önemli kimyasal enerji daha sonra bitkiler, algler ve karbondioksit ve suyu şekerlere metabolize etmek için seçilmiş bakteriler tarafından kullanılır. Ünlü Amerikan Kimya Derneği Dergisi’nde (JACS) yayınlanan bu çalışma, fotokataliz yoluyla hücreler içinde sentetik kimyasal bağların döğülmesinin öncü gösterimini işaret ediyor.
. YZ yazısı, illüstrasyon insanlardan yüzlerce kat daha az karbon yayıyor. Araştırmalar, enerji kullanımı çok daha düşük olsa da, teknolojinin insanların yerini alamayacağı görüşünde. Yapay zekânın evrimi ile birlikte teknolojinin çevresel etkisi tartışılıyor. Yeni bir araştırma, yazma ve resim yapma görevleri için yapay zekânın aynı görevleri yerine getiren insanlardan yüzlerce kat daha az karbon yaydığını buldu. Araştırmada yapay zekâ sistemlerinin, insan yazarlardan oluşturulan metin sayfası başına 130 ila 1.500 kat daha az CO2e (karbondioksit eşdeğeri) yaydığını ve illüstrasyon sistemlerinin görüntü başına insanlardan 310 ila 2.900 kat daha az CO2e yaydığını buldular.
Tarımda yapay zekâ
. Yeni bir “Derin Öğrenme” modeli, Tarımda büyük bir doğrulukla su ve enerji taleplerini tahmin ediyor. Araştırmacılar, sulama topluluklarının karar verme sürecine rehberlik etmek için ‘Transformer’ mimarisine dayalı bir model geliştiriyor. Su kıtlığı ve yüksek enerji maliyeti, bu amaçla suyu yöneten ve tarımın kullanımına sunan sulama toplulukları için temel sorunları temsil ediyor. Cordoba Üniversitesi (DAUCO)’dan araştırmacılar, yapay zekâ teknolojisini hassas tarım alanına uygulamak için çalışıyorlar. Bunun bir örneği, karar vermeye rehberlik etmek için yapay zekânın uygulanmasını da içeren bütünsel bir hassas sulama modelinin geliştirilmesine odaklanan HOPE projesidir.
. Deprem tahmin edilebilir mi? Deprem çalışması, en az öngörülebilir doğal afetlerden biri olduğu için dünya çapında ana ilgi alanı olmaya devam ediyor. KeAi’nin yayınladığı yeni bir incelemede, Fransa ve Türkiye’den araştırmacıların da katıldığı bir araştırmayı KeAi yayınladı. Umarım bu konuda yeni çözümler bulunabilir. Yayıncı KeAi, Elsevier ve China Science Publishing & Media Ltd tarafından küresel olarak kaliteli araştırmaları ortaya çıkarmak için kuruldu. Tüm bilimsel disiplinleri kapsayan 100’den fazla birinci sınıf, açık erişimli dergi yayınlıyor.
Yapay zekâ (YZ), insanlık tarihi için yeni bir çağ açıyor ve bu alandaki gelişmeler hızla ilerliyor. Yazıda bahsedilen Nvidia CEO’su Jensen Huang’ın açıklamaları ve diğer gelişmeler, YZ’nin potansiyelinin sınırsız olduğunu ve gelecekte bizi neler beklediğini hayal bile edemeyeceğimizi gösteriyor.
Peki Türkiye bu yeni çağda nerede duruyor? Türkiye’nin YZ’de geride kalmamak için proaktif bir yaklaşım benimsemesi ve bu alandaki yatırımlarını artırması gerekiyor.
Proaktif olmak için:
. Türkiye, YZ araştırmaları ve geliştirmeleri için daha fazla kaynak ayırmak zorundadır. Bu, özel sektör ve kamu sektörünün ortaklaşa yürütebileceği bir çalışmadır.
. YZ’nin gelişmesi için gerekli altyapı, yani hızlı internet, veri merkezleri ve yüksek performanslı bilgisayarlar gibi unsurlar da geliştirilmelidir.
. YZ’nin farklı alanlarda kullanılabilmesi için bu alanda uzmanlaşmış insan kaynağına ihtiyaç vardır. Bu nedenle, üniversitelerde YZ eğitimi verilmeli ve bu alandaki araştırmacılar ve mühendisler yetiştirilmelidir.
. YZ’nin insanlığın yararına kullanılabilmesi için etik ve sorumlu bir yaklaşım benimsenmelidir. YZ’nin potansiyel riskleri ve zararları da göz önünde bulundurulmalı ve bu konuda gerekli önlemler alınmalıdır. Avrupa Birliği (AB), etik ve sorumlu bir yaklaşım sergiliyor ve sektörel yasal düzenlemeler ve denetim konusunda önemli kararlar alıyor.
. Yapay zekâ, veri analizi, otomasyon ve öğrenme yetenekleriyle birçok sektörde devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Özellikle, yatırım yapamayacak ülkeler için YZ, sağlık hizmetlerinden eğitime kadar geniş bir yelpazede verimliliği artırabilir ve maliyetleri düşürebilir. Bulut bilişim ise, veri depolama ve işlem gücüne erişimi demokratikleştirerek, küçük ve orta ölçekli işletmelerin de rekabetçi kalmasını sağlar.
. Siber güvenlik, bulut bilişim ve YZ teknolojilerinin güvenli bir şekilde kullanılmasının temelidir. Siber saldırılar, işletmeler için mali kayıpların yanı sıra itibar zedelenmesi ve müşteri güveninin azalmasına yol açabiliyor. Bu nedenle, siber güvenlik eğitimi ve farkındalık yaratma, güçlü parolalar kullanma, güncel yazılım kullanma ve veri yedeklemesi yapma gibi önlemler hayati önem taşıyor.
. Kuantum hesaplama, özellikle büyük ve karmaşık verilerin analizinde klasik bilgisayarların erişemediği hesaplama kapasitesi ve hızı sunuyor. Nesnelerin interneti (IoT), günlük cihazları internete bağlayarak veri toplama ve analizinde yeni olanaklar oluşturuyor. Bu teknolojiler, siber güvenlikte yeni tehditler yaratırken, aynı zamanda daha akıllı, hızlı ve verimli tespit ve müdahale yetenekleri sunuyor.
. Yatırım yapamayacak ülkeler, YZ ve bulut bilişim teknolojilerini stratejik olarak kullanarak, kendi ekonomik ve sosyal hedeflerine ulaşabilir. Siber güvenlik önlemleri, bu teknolojilerin güvenli bir şekilde kullanılmasını sağlarken, kuantum hesaplama ve IoT, güvenlikte yeni yaklaşımlar ortaya çıkarıyor. Bu teknolojilerin getirdiği fırsatlar ve riskler, ülkelerin gelecekteki stratejilerini şekillendirecek önemli faktörlerdir.
Türkiye’nin fırsatları:
Yukarıdakilere ilave olarak şunu belirtmekte fayda var. Türkiye’nin YZ’de birçok fırsatı bulunuyor. Bunlardan bazıları şunlardır:
. Türkiye’nin nüfusu genç ve dinamiktir. Bu nüfus, YZ’nin öğrenilmesi ve geliştirilmesi için önemli bir potansiyel oluşturmaktadır.
. Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesişme noktasında yer almaktadır. Bu durum, Türkiye’yi YZ’nin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için bir merkez haline getirebilir.
. Türkiye’nin yazılım sektörü oldukça gelişmiştir. Bu durum, YZ uygulamalarının geliştirilmesi için önemli bir altyapı oluşturmaktadır.
Yapay zekâ, insanlık için büyük bir potansiyele sahiptir. Türkiye, bu potansiyeli değerlendirmek için gerekli adımları atmalı ve YZ’de öncü ülkeler arasında yer almalıdır.
Yapay zekâ çağını kaçırmamak için, üçüncü dünya ülkelerinin proaktif adımlar atması gerekiyor. Yerel kaynakları değerlendirme, eğitim ve işbirliğine yatırım yapma, açık kaynak ve topluluk geliştirme ve yerelleştirme stratejileri, bu ülkelerin AI devriminde önemli bir rol oynamasını sağlayabilir.
Linkedln
Facebook
X
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Kaynak: https://onedio.com/haber/yapay-zeka-ile-dogan-yeni-firsatlar-1216390