Bir kazadan sonra geçmişini unutan ya da yeni anılar oluşturamayan birini düşünün. Çocukluk anıları, yaşanmışlıklar ve isimler hafızadan siliniyor ama dili kullanabilme yetisi hala dimdik ayakta. Sahiden, nasıl mümkün olabiliyor?
Amnezi, beynin belirli bölgelerinin hasar görmesi veya psikolojik travma sonucunda ortaya çıkar. Anterograd amnezi hastaları yeni anılar oluşturamazken, geçmiş anılarını koruyabilirler.
Retrograd amneziye sahip olanlar ise geçmiş anılarını unutur ancak yeni anılar kaydedebilirler. Ancak her iki durumda da hastalar dil becerilerini korur.
Dil yetisinin korunması, beynimizin hafızayı saklama yollarından kaynaklanır. Bellek, “epizodik” ve “semantik” olarak iki ana kategoriye ayrılır.
Epizodik hafıza, kişinin bireysel deneyimlerini, olayların “ne, nerede ve ne zaman”ını hatırlamasını sağlar.
Dil, bu semantik hafızanın bir parçası olduğu için, amnezi hastaları konuşmayı unutmaz.
Anterograd amnezi hastalarında, beynin kısa süreli hafızayı uzun süreli hafızaya dönüştürme işlevinde sorun vardır. Bu nedenle yeni bilgiler, uzun süreli bellekte saklanamaz.
Beyin, dili işlemek için sadece epizodik hafızaya bağımlı değildir. Dilin semantik hafızadaki yeri, hastaların konuşabilmesini sağlar.
Örneğin müzisyen Clive Wearing, kısa süreli belleğini sadece 7 saniye boyunca koruyabilmesine rağmen piyano çalmayı ve müziği hatırlayabiliyor.
Dil kaybı aslında amneziyle değil, daha çok afazi gibi rahatsızlıklarla ilişkilidir. Afazi, beynin dil işleme bölgelerinin hasar görmesiyle ortaya çıkar.
Kaynak: https://onedio.com/haber/hafiza-kaybi-yasayan-hastalar-nasil-oluyor-da-konustuklari-dilleri-unutmuyor-1255570