Daha önce uzun ömürlü insanları yazmıştım. İnsanlar gibi, uzun ömürlü şirketlerin de ömrünü belirleyen sebepler ve benzerlikler var mı?
Evet, tarih boyunca varlığını sürdüren birçok şirket, yalnızca ticari faaliyetleriyle değil, aynı zamanda kültürel mirası ve toplum üzerindeki etkileriyle de dikkat çekti. Az da olsa, 21. yüzyılın hızla değişen ekonomik ve teknolojik dinamiklerine rağmen, bu şirketler yüzyılları aşarak varlıklarını devam ettirenler oldu.
Peki, bu kadar uzun ömürlü olmalarının sırları nedir? Bu soruyu yanıtlamak için, tarihin en eski şirketlerinin arka planına, stratejilerine ve zamanla nasıl evrim geçirdiklerine bir göz atmak gerekiyor.
Şirketlerin ömrü kısalıyor
Günümüzde, özellikle teknoloji sektöründe, şirketlerin ömrü giderek kısalıyor. Harvard Business Review’a göre, ABD’deki S&P 500 katılımcılarının ortalama ömrü son 80 yılda yüzde 80 oranında azaldı. 1920’lerde 67 yıl olan bu süre, günümüzde sadece 15 yıl inmiş durumda. Benzer şekilde, İngiltere’deki FTSE 100 karşılaştırmasına göre yüzde 76’sı son 30 yılda ortadan kayboldu.
Daha dramatik veri ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu’ndan geldi: Küçük işletmelerin yaklaşık üçte ikisi iki yıl, yarısı ise beş yıl dayanabiliyor.
Bu bilgiler, şirketlerin uzun ömürlü olmaları için sürekli yenilik yapmaları ve piyasada piyasa şartlarına uyum sağlamaları gerektiğini gösteriyor. Ancak, uzun ömürlü şirketlerin stratejileri ve değerleri, modern işletmeler için de ilham kaynağı olabilir. Özellikle, uzun ömürlü şirketlerin değerleri arasında bulunan sürdürülebilirlik, sosyal sorumluluk ve uzun vadeli değer yaratma gibi konular, günümüz iş dünyasında giderek daha fazla önem kazanıyor.
Şirketleri para için kuruyoruz ama para, insan ömrünü uzatmadığı gibi şirketlerin de ömrünü uzatmaya yetmiyor. Tarihin en eski şirketlerinin hikayeleri, bize başarı ve sürdürülebilirlik için sadece finansal performansın yeterli olmadığını gösteriyor. Güçlü bir kültürel miras, etik değerler, sosyal sorumluluk ve uzun vadeli vizyon, bir şirketin uzun ömürlü olmasında en kritik rollere sahip görünüyor.
500 yıldır yaşayan ziller
Tarihin en uzun ömürlü şirketlerin birinin de İstanbul’da kurulduğunu biliyor musunuz? Evet, Zilciyan ailesi nin kurduğu ve bugün Zildjian olarak müzik gruplarının çok aradığı zilleri üreten şirketten bahsediyorum.
Zildjian, tarihin en eski ve köklü şirketlerinin nasıl kültürel, sanatsal ve ticari alanlarda derin izler bıraktığını göstermesi açısından çok anlamlıdır. 1618 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nda başlayan Zildjian hikâyesi, hem yerel hem de küresel bir başarı örneğidir. Avedis Zildjian’ın keşfettiği özel alaşım, sadece Osmanlı’nın mehter müziğinde değil, Ermeni ve Yunan kiliseleri, Sufi dervişleri gibi farklı kültürel alanlardaki dini tınılarda bile yer buldu.
Zildjian’ın ABD’ye göç eden torunlarından Avedis III, markayı caz ve senfoni dünyasında popüler hale getirerek şirketi bir dünya markasına dönüştürdü. Günümüzde Zildjian zilleri, Massachusetts merkezli olarak dünyanın dört bir yanındaki müzisyenler tarafından tercih ediliyor. Zildjian ailesinin bu uzun yolculuğu, sağlam bir zanaatkarlık, yenilikçilik ve müzik tutkusunun birleşimiyle mümkün oldu.
Zilciyan ailesinin Osmanlı dönemindeki atölyesi, metruk olsa da bugün hâlâ İstanbul, Samatya’da duruyor.
Dünyanın en yaşlı şirketleri
Tarihin en uzun ömürlü şirketlerinden bazıları Japonya’dan çıktı. 578 yılında kurulan Kongō Gumi Co., Ltd., bir tapınak inşaat şirketiydi ve halen inşaat sektöründe varlığını sürdürüyor.
Bu şirket, 1400 yılı aşkın bir süredir faaliyet göstermekte olup, çeşitli krizlerden ve ekonomik değişimlerden sağ çıkmayı başardı. Kongō Gumi’nin dayanıklılığı, aile işletmesi yapısını koruması ve kültürel değerleriyle uyumlu bir şekilde gelişim göstermesiyle açıklanabilir. Japonya’nın tarihi ve dini yapılarla olan bağı, bu gibi firmaların uzun ömürlü olmasına katkıda bulunuyor.
Dünyanın en yaşlı insanlarının da Japonya’dan çıkmasıyla bunun bir ilişkisi var mıdır?
Avrupa’da da benzer örnekler bulunuyor. St. Peter Stifts Kulinarium (803’te Avusturya’da kuruldu) kıtanın en eski restoranıdır. Almanya’nın en eski şirketi Staffelter Hof Şaraphanesi (862’de kuruldu) ise yüzyıllardır şarap üretimi yapmaya devam ediyor. Benzeri bu şirketler, geleneksel zanaat ve tarımsal bilgi birikimlerine dayanarak ayakta kalıyorlar. Şarap ve bira gibi ürünler, hem Avrupa’nın sosyal hayatının hem de dini törenlerinin ayrılmaz bir parçası olarak kabul ediliyor.
Amerika’da 1972 yılında kurulan Bennett Balsam Co. (1872 ), yapay çam ağaçları ve süslemeler üretiyor. Başarısının altında yatan temel faktörlerden biri, müşteri taleplerine göre ürünlerinde yaptığı yeniliklerdir. Çevre dostu ürünlerle sektörde rekabet avantajı sağladı.
Dünyanın en ünlü silah üreticilerinden biri olan İtalya merkezli olan Beretta (1526) ise, bugün yedinci kuşaktan aile mirası olarak devam ediyor. Beretta, tarihsel olarak savaş zamanlarında bile inovasyona önem vermesiyle tanınıyor. Ürün tasarımı ve üretim süreçleri, modern mühendislik bilimleriyle birleştirilerek sürekli gelişim sağlıyor.
Japonya’nın bir diğer uzun ömürlü şirketi olan Kikkoman (1603) , ülkenin kültürüyle yakın ilişkisi olan soya sosu üretiminde kendini konumlandırdı. Geleneksel üretim yöntemlerini koruyarak ve global pazara açılarak sürdürülebilir büyümesini devam ettiriyor.
Yine, Çin’deki tavuk eti mağazası Ma Yu Ching’in (1153 yılında kuruldu) dikkat çekiyor. Afrika ve Okyanusya’da ise sömürge geçmişiyle ilişkili posta, ulaşım ve bankacılık alanlarında uzun ömürlü şirketler göze çarpıyor.
Stratejik temeller
Yukarıda da temas ettiğim gibi, bu şirketlerin uzun ömürlü olmasının temel nedenlerinden biri, sağlam bir kültürel altyapıya sahip olmalarıdır. Özellikle Japonya, Almanya, Fransa ve Avusturya gibi ülkelerde, aile işletmeleri nesiller boyunca süregelen bir gelenek olarak devam ediyor. Kültürel değerler ve iş ahlakı, şirketlerin müşteri ilişkilerini uzun vadede sağlam tutmalarına imkan sağlıyor. Japonya’da aile değerlerine verilen önem, işin de bir aile mirası olarak korunmasını sağlıyor. Kongō Gumi, 2006 yılında bir holding tarafından satın alınsa bile, özünde aile şirketi yapısını korumaya devam ediyor.
Ayrıca, bu şirketlerin adaptasyon yeteneği de dikkate değerdir. Teknolojik gelişmelere ve ekonomik krizlere karşı esnek olabilen şirketler, zamanla dönüşüm geçirerek varlıklarını devam ettirebiliyor. İngiltere’nin Royal Mint şirketi (886 yılında kuruldu), bugünün modern madeni para üretim sistemlerine uyum sağlayarak varlığını sürdürdü. Benzer şekilde, İrlanda’daki 900 yılında kurulan Sean’s Bar gibi hizmet sektöründeki işletmeler de değişen müşteri beklentilerine ve turizm dinamiklerine uyum göstererek ayakta kaldılar.
Tarihin etkileri
Bu uzun ömürlü şirketler, tarihin çeşitli dönüşümlerinden etkilendiler. Savaşlar, ekonomik krizler, siyasi rejim değişiklikleri ve teknolojik devrimler bu şirketlerin gelişiminde önemli rol oynadı. Malum, Orta Çağ Avrupa’sında feodal düzenin çözülmesi ve kapitalist ekonomilerin doğuşu, birçok eski şirketin yeni ticaret yolları ve fırsatlar arayarak varlığını korumasını sağladı. Japonya’da, Meiji Restorasyonu ve II. Dünya Savaşı gibi tarihi olaylar, şirketlerin ekonomik ve politik değişimlere karşı daha dirençli hale gelmesine neden oldu. Savaş sonrası dönemde, özellikle Japonya’da şirketler, ülke ekonomisinin yeniden inşasına katkıda bulunarak daha da güçlendi.
Harvard Business School profesörü Rosabeth Moss Kanter, uzun ömürlü şirketlerin başarısının, sürekli öğrenme ve adaptasyon yeteneğiyle yakından ilişkili olduğunu belirtiyor. Ona göre, bu şirketler, sadece mevcut durumlarına değil, gelecekteki olasılıklara da odaklanarak stratejilerini oluşturuyorlar.
“Yaşayan Şirket” adlı popüler kitabın yazarı olan Arie de Geus, uzun ömürlü şirketlerin, çevrelerine duyarlı, öğrenmeye açık ve değişime uyum sağlayabilen organizasyonlar olduğunu vurguluyor. Bu şirketler, sadece kar maksimizasyonuna değil, aynı zamanda çalışanlarına, müşterilerine ve topluma karşı da sorumluluk duygusuyla hareket ediyorlar.
Uzun ömrün sırrı
Tarihin bu en eski şirketlerinden alınacak en büyük ders, yenilikçilik ve gelenek arasında sağlanan dengedir. Bu şirketler, bir yandan köklerine bağlı kalarak geleneksel ürün ve hizmetlerini korurken, diğer yandan da müşteri ihtiyaçlarına göre yenilikçi stratejiler geliştirdiler. 1670’de Kanada’da kurulan Hudson’s Bay Company, kürk ticareti ile başlamış olmasına rağmen, zamanla perakende sektörüne yöneldi ve bugün modern bir perakende devine dönüştü.
Modern işletmeler, özellikle dijitalleşmenin etkisiyle değişim hızının arttığı bir dünyada, bu şirketlerin stratejilerinden ilham alabilir.
İşletme stratejisti Jim Collins, uzun ömürlü şirketlerin üç önemli özelliğe sahip olduklarını belirtiyor: Disiplinli düşünme, derin değerler ve yenilikçi bir zihin yapısı. Bir şirketin varlığını uzun süre sürdürebilmesi için değişen piyasa koşullarına rağmen köklü değerlerini koruyabilmesi ve adaptasyon yeteneğini geliştirebilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda, bu tür şirketler, iş ahlakını da nesiller boyu devam ettirmeyi başarabildiler.
Uzun ömürlü şirketlerin ‘öğrenen organizasyonlar’ olduğunu belirten işletme stratejisti ve yazar Peter Senge, şirketlerin içsel süreçlerini ve kültürel dinamiklerini sürekli geliştirmeleri gerektiğini savunuyor. Senge, “Başarılı şirketler, tecrübelerinden ders almayı ve bu dersleri gelecekteki stratejilerine entegre etmeyi bilenlerdir” diyor. Ayrıca, açık iletişim ve sürekli öğrenmenin önemine vurgu yapıyor.
Hızla değişen iş dünyasında, yüzyıllar boyunca varlıklarını sürdüren bu şirketlerin gelecekteki başarıları için uygulamaları gereken stratejiler şöyle öne çıkıyor:
Türkiye’nin yüzyıllık markaları
Dünyanın en eski şirketleri, varlıklarını yüzyıllarca sürdürmeyi başarabildi. Kültürel altyapı, adaptasyon yeteneği, aile/patron mirası ve güçlü iş ağları gibi ortak özellikleri, bu şirketlerin uzun ömürlülüğünün temelini oluşturdu.
Günümüz hızla değişen iş dünyasında, bu şirketlerin sürdürülebilirliği için kültürel değerlere bağlılık, uyum yeteneğinin güçlendirilmesi, kuşaklar arası süreklilik ve ilişki ağlarının sürdürülmesi gibi stratejiler önem kazanmaktadır. Geçmişten gelen deneyimi, geleceğe yönelik vizyonla birleştiren bu şirketler, uzun vadede ayakta kalabilecektir.
Türkiye’de de köklü geçmişe sahip birçok marka bulunuyor. Hatta bu konuda Yüzyıllık Markalar Derneği üyesi yüzlerce şirket var. Bu markaların varlıklarını sürdürme yolculuklarının incelenmesi, diğer şirketler için de önemli dersler içerebilir. Uzun ömürlülüğün sırrını çözen Türk şirketleri, ülke ekonomisine de değerli katkılar sağlayabilir.
Türkiye’deki en eski şirketlerden biri, 1823 yılında kurulan Kırımlıoğlu Şerbet Fabrikası ‘dır. Şirket, geleneksel Türk şerbetlerini üretmeye devam ederken, aynı zamanda modern pazar trendlerine uyum sağlayarak çeşitli meyve suyu ve içecek çeşitleri sunmaktadır. Kırımlıoğlu’nun uzun ömürlülüğü, geleneksel bir ürün yelpazesi ve modern pazar ihtiyaçlarına uyum sağlamayı birleştiren stratejisiyle açıklanabilir.
Bir başka örnek, 1876’da İstanbul’da kurulan ve Türk Kahvesi’nin en eski markalarından biri olan Mandabatmaz ‘dır. Kurukahveci Mehmet Efendi’yi duymuşsunuzdur ama bu da ondan daha yaşlı bir marka. Tescilli bir ürünü sunması, onun ömrünü bugünlere getirmesiyle açıklanabilir.
Türkiye’deki en eski bankaların biri olan Osmanlı Bankası, 1863 yılında kurulmuş ve Türkiye’nin modern bankacılık sektörünün temelini oluşturdu. Bankalar Caddesi’ndeki binası hâlâ kullanılıyor. Ömrü 2001 yılındaki banka operasyonlarına kadar da devam etti.
Türkiye’deki bu ve benzeri şirketlerin başarısı, genellikle güçlü bir kültürel ve tarihi bağ, sürekli yenilik ve genişleyen ürün yelpazesi ile açıklanabilir. Bu şirketler, geleneksel bir ürün veya hizmet üzerinde odaklanırken, aynı zamanda modern pazar trendlerine ve müşteri ihtiyaçlarına uyum sağlamayı da başardılar.
Tarihin en eski şirketleri, geleneksel bir ürün veya hizmet üzerinde odaklanırken, aynı zamanda modern pazar trendlerine ve müşteri ihtiyaçlarına uyum sağlamayı da başardılar. Bu durum, hem Türkiye’deki hem de dünya çapındaki uzun ömürlü şirketlerin genel bir trendi olarak görülüyor.
İnsanların vizyonu çeyrek asırdır, derler. Şirketlerin vizyonu asırlık, devletlerin vizyonu ise bin yıllıktır. Ancak, öyle kişiler var ki vizyonlar asırları aşabiliyor. Aynı şekilde, öyle bir vizyon oluşturulmalıdır ki o şirketin ömrü yüzlerce hatta binlerce yıl ötelere uzanabilsin. Madem tarihin en eski şirketlerinin varlıklarını sürdürme yolculukları, işletmelerin gelecekteki başarıları için değerli dersler sunuyor… Gençlere daha fazla girişimde bulunmasını, pek çok alanda yeni şirketler kurmasına destek olunmalıdır. Uzun ömürlü şirket hikayeleri de bu gençlere yol haritası olsun…
Linkedln
Facebook
X
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Kaynak: https://onedio.com/haber/tarihin-en-eski-sirketlerinden-dersler-1252608