O, her yaptığı işle her zaman farklı. Sıradanlığa dayanamıyor. Özgür ruhlu, kalıplara sığamıyor. Hayat büyük bir yolculuk onun için. Gerçek bir zaman bükücü. 24 saati bitmez bir şekilde kendine göre ayarlıyor. Yapılacaklar listesini hep yeniliyor. İşte bitmez, tükenmez enerjisiyle ünlü oyuncu, yazar, gazeteci ve kişisel dönüşüm eğitmeni, tv programcısı ve en önemlisi iki melek annesi Almula Merter Churm .
– Sanat dünyası için çok önemli bir soyadı taşıyorsunuz. Pek çok dalında yer alıyorsunuz. İki çocuğunuz var. Her şeye nasıl yetişiyorsunuz?
– Ben sanata dair pek çok sorumlulukla dünyaya geldim. Babam Ferdi Merter Fosforoğlu bana çok büyük bir meşale bıraktı ve o meşaleyi çocuklarıma teslim edeceğim. Yaptığım her şeyi babamın izlediğini biliyorum.
Ben güne her zaman 06.00’da başlıyorum. Zaten o günün programı bellidir ve işaretleyerek devam ederim. İş ve özel zamanlarımı mutlaka ayarlarım. ‘Biraz sonra yapayım ya da azıcık daha uyuyayım.’ demem. Gözüm açıldığı anda kalkarım yataktan. Eşim ve çocuklarım da benim programımı bilir. Dolayısıyla, uyumlarıyla her şey doğru zamanda gerçekleşir. O yüzden yetişememe kaygısı taşımam. Ve gerçekten iyi bir zaman bükücüyüm.
– “Aşkın Tezahürü’ romanınızla ilgili bize biraz bilgi verebilir misiniz? Bu kitabı yazma fikri nasıl ortaya çıktı?
– Aşk, her zaman hayatımızın merkezinde olan bir duygu ve bunun çeşitli tezahürlerini anlatmak istedim. İnsanların aşkı nasıl yaşadığını, bu duygunun hayatlarını nasıl etkilediğini derinlemesine incelemek ve okuyuculara bu karmaşık duygunun farklı yönlerini göstermek istedim. Fikir, aslında insanların aşkı sadece romantik bir bağ olarak görmesinden ve bu algıyı değiştirmek istememden doğdu.
– Romanda birbirinden farklı karakterlerin iç içe geçmiş hikâyeleri var. Bu karakterleri oluştururken nelere dikkat ettiniz?
– Karakterleri oluştururken, her birinin benzersiz olmasına ve kendi geçmişlerine, kişiliklerine uygun bir aşk hikâyesi yaşamalarına özen gösterdim. Her karakterin aşkı farklı bir şekilde deneyimlemesi ve bu deneyimlerin onların hayatlarını nasıl şekillendirdiğini göstermek istedim. Karakterlerimin gerçekçi ve okuyucuların empati kurabileceği kişiler olmasına dikkat ettim. Her bir karakterin, aşkı farklı açılardan deneyimleyebileceği bir geçmişi ve motivasyonu olmasına özen gösterdim.
– Aşkı farklı yönleriyle ele alıyorsunuz. Sizce aşkın en derin ve en etkileyici hali hangisidir?
– Aşkın en derin ve en etkileyici hali, bence karşılıksız ve yıkıcı olanıdır. Çünkü bu tür aşk, insanın en savunmasız olduğu anlarda ortaya çıkar ve kişinin iç dünyasını alt üst edebilir. Ancak, aynı zamanda şefkat dolu ve karşılıklı aşk da insanı derinlemesine etkileyebilir ve hayatını olumlu yönde değiştirebilir. Her iki durumda da aşk, insanın duygusal dünyasında büyük izler bırakır. Ayrıca, aile sevgisi ve dostluk gibi aşkın diğer biçimleri de son derece derin ve etkilidir.
– Kitabınızda aşkın sadece romantik bir duygu olmadığını vurguluyorsunuz. Bunu biraz daha açabilir misiniz?
– Evet, aşk sadece romantik bir duygu değildir. Aşk, aynı zamanda arkadaşlık, aile bağları, hatta kişinin kendine duyduğu sevgi şeklinde de tezahür edebilir. Kitabımda bu farklı aşk türlerini de ele alarak, aşkın ne kadar çok yönlü ve evrensel bir duygu olduğunu göstermek istedim. Aşk, hayatımızın her alanında var olan ve bizi insan yapan en temel duygulardan biridir. İnsanlar arasındaki bağları güçlendirir, bizi daha empatik ve anlayışlı yapar.
– Romanda en çok hangi karakterin hikâyesi sizi etkiledi ve neden?
– Bu gerçekten zor bir soru çünkü her karakterin hikâyesi benim için özel ve önemli. Ancak, belki de en çok beni etkileyen karakter, hayatında büyük kayıplar yaşamış ama yine de sevgiye ve umuda tutunmuş olan biridir. Bu karakter, aşkın ne kadar iyileştirici ve dönüştürücü olabileceğini gösteriyor. Hayatının zor anlarında bile sevgiyi bulup onu koruyabilmesi, bana göre insanın içindeki en güçlü özelliklerden biri.
– Okuyucularınızdan ne tür tepkiler aldınız? Kitapla ilgili geri dönüşler nasıl oldu?
– Okuyuculardan çok olumlu tepkiler aldım. Birçok kişi, karakterlerin duygusal yolculuklarını ve aşkın farklı yüzlerini büyük bir ilgiyle takip ettiklerini söyledi. Bazıları, kendi hayatlarında yaşadıkları aşk deneyimlerini kitabımdaki hikayelerle karşılaştırarak derinlemesine düşündüklerini ifade etti. Bu tür geri dönüşler, benim için çok değerli ve motive edici oldu. Okuyucularımın kitapta kendilerinden bir parça bulmaları ve hikayelerin onları etkilemesi, benim için en büyük ödül.
– Aşk ve insan ilişkileri üzerine yazmak sizi nasıl etkiledi? Bu süreçte kendinizle ilgili yeni şeyler keşfettiniz mi?
– Aşk ve insan ilişkileri üzerine yazmak, beni derinlemesine düşündürdü ve birçok yeni şey keşfetmemi sağladı. İnsanların duygusal dünyalarına daha yakından bakmak, empati yeteneğimi ve insan ilişkilerine olan bakış açımı geliştirdi. Yazma sürecinde, kendi duygularım ve yaşadıklarım etkili oldu.
– Toscana ve Toscana kültürü sizin için ne ifade ediyor?
– Toscana, benim için birçok şey ifade ediyor. Öncelikle, bu bölgenin doğal güzellikleri ve tarihi zenginliği, bana her zaman büyük bir ilham kaynağı olmuştur. Üzüm bağları, zeytinlikler ve tarihi köyler, adeta zamanın durduğu bir yer gibi. Bu manzaralar, yaratıcılığımı besleyen unsurlar arasında. Toscana, Rönesans’ın beşiği. Bu benim için çok büyük bir anlam taşıyor. Sanat ve kültürle bu kadar iç içe olan bir bölgede bulunmak, benim sanatsal vizyonumu genişletiyor. Burada Michelangelo’nun, Leonardo da Vinci’nin eserlerini görmek, benim kendi sanatıma olan bakış açımı da derinleştiriyor.
– Toscana’nın yaşam tarzı hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Toscana’nın yaşam tarzı gerçekten büyüleyici. Yavaş ve huzurlu bir yaşam tarzı var burada. İyi yemek, kaliteli şarap ve dostluk dolu sohbetler, Toscana’da hayatın merkezinde yer alıyor. Bu yaşam tarzı, benim için şehir hayatının yoğunluğundan kaçış ve ruhsal bir dinlenme fırsatı sunuyor.
– Toscana’da geçirdiğiniz zamanın kariyerinize nasıl bir etkisi oldu?
– Burada geçirdiğim zaman, benim yaratıcılığımı ve sanatsal ifademi geliştirdi. Birçok projemde Toscana’nın etkilerini göreceksiniz. Burası, her zaman dönmek ve yeniden keşfetmek istediğim bir yer olarak kalacak. Geçmişte burada birçok kez bulundum ve her seferinde farklı bir yönünü keşfettim. Özellikle San Gimignano, Siena, Floransa gibi şehirlerde geçirdiğim zamanlar benim için çok özeldir. Buralarda geçirdiğim anılar, bana her zaman huzur ve mutluluk verir. İtalyanca konuşmaktan ve sohbet etmekten çok mutlu oluyorum. Kitabımı İtalyancaya çeviriyorum şu anda. Orada basıldıktan sonra film yapılması en büyük hedefim.
– Gelelim tiyatro projelerinize. Her yaptığınız iş gibi, bu projenizde çok farklı. Yüksek Ökçeler Ses Oyuncularını oluşturmak nasıl aklınıza geldi? Alışılmış bir çalışma değil.
– Yüksek Ökçeler Ses Oyuncuları, kadınların sesini duyurmak ve onların hikâyelerini sahneye taşımak amacıyla kuruldu. Bu ekipte, farklı yaş ve tecrübelerde kadınlar bir araya gelerek güçlerini ve deneyimlerini paylaşma fırsatı buluyorlar. Amacımız, kadınların yaşadıkları çeşitli duygusal ve toplumsal deneyimleri sanat yoluyla ifade edebilmelerini sağlamak. Ses oyuncuları olmasının en önemli nedeni her gün, her oyunda değişik mektupların canlandırılması. Oyuna çıkmadan son anda gelen mektupta o gece canlandırılabiliyor. Yani interaktif.
– İnteraktif tiyatro olması seyircide nasıl bir etki yarattı?
-İnteraktif değil müzikli gösteri diyelim. Bu çalışma izleyiciyi sahnenin bir parçası haline getirerek daha derin bir etkileşim yaratmak amacıyla ortaya çıktı. İzleyicinin sadece izleyen değil, aynı zamanda oyuna katılan ve hikâyeyi birlikte oluşturan bir aktör olması fikri beni her zaman heyecanlandırdı. Bu şekilde, tiyatro deneyimi çok daha canlı ve unutulmaz hale geliyor.
– “Kadın Hikâyeleri” hakkında bilgi verebilir misiniz?
– ‘Kadın Hikâyeleri’, Elif Bengü Bozdemir’in yazdığı, müzik direktörlüğünü Teymuralp Merter’in yaptığı interaktif bir gösteri. Oyunun ana kadrosunda ben, Mihriban Er, Seren Fosforoğlu, Ayşen İnci, Eylül Aktürk, Melek Şahin yer alıyor. Bu oyun, mutluluk, aşk, evlilik, aldatma gibi hayata dair pek çok konuyu ele alıyor. Her gösteride sürpriz konuklar oluyor ve seyirciler de bizimle olabiliyor.
– Bu oyunu izleyiciler neden izlemeli?
– Kadın Hikâyeleri’, herkesin kendinden bir parça bulabileceği, duygusal ve eğlenceli bir deneyim sunuyor. Hikâyeler, izleyicilerin kalplerine dokunacak gerçek yaşam kesitlerinden oluşuyor. Bu oyunun interaktif yapısı, izleyicilerin de gösteriye katılarak, sahnenin bir parçası olmasını sağlıyor, bu da unutulmaz bir tiyatro deneyimi yaratıyor.
– Yeni projeler var mı?
– Elbette, ben boş duramam. Yeni romanımı yazmaya başladım. Bu defa Yunanistan’da bir kasabada geçiyor. Mübadele yıllarıyla bugünün birleştiği bir aşk hikayesi. Ayrıca ‘Kadın Hikâyeleri’ yeni hikâyelerle devam ediyor. Bir televizyon programı projem var. En büyük projem ailemle vakit geçirip bol bol gezmek, yeni yerler keşfetmek, yeni şeyler öğrenmek.
– Röportaj için onedio okuyucuları adına çok teşekkür ederim. ‘Aşkın Tezahürü’ romanınız ve gelecekteki projeleriniz için başarılar diliyoruz.
– Ben teşekkür ederim.
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Kaynak: https://onedio.com/haber/almula-merter-churm-gercek-bir-zaman-bukucu-1237792