Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı da olan Prof. Dr. Ayşe Bora Tokçaer, beyin-damar hastalıkları açısından genetik durum, yaş gibi değiştirilemez risk faktörlerinin yanında değiştirilebilir risk faktörlerinin de bulunduğuna işaret etti ve “Sigara kullanımı, hipertansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği beyin damar hastalığı riskini de beraberinde getiriyor” uyarısında bulundu.
Sık baş ağrısı yaşayanlar mutlaka uzmana başvurmalı
Baş ağrılarının çok farklı nedenlerinin bulunabileceğine, her yaş grubunda görülebileceğine değinen Tokçaer, “Baş ağrıları bize gelen en sık hastalıklardan biri. Gençlerin ki biraz daha migren, gerilim tipi olabilirken, ileri yaşta vaskülitlere bağlı baş ağrıları olabiliyor” diye konuştu.
Birinci ve ikinci olarak kategorilenen baş ağrılarının bulunduğunu anlatan Tokçaer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kişi bir baş ağrısını sıkça yaşıyorsa ya da bu ağrının şiddeti hafiften ortaya, hatta belki günlük işini aksatacak ağır şiddete varıyorsa, çok beklemeden bir nöroloji uzmanına başvurmasını öneriyoruz. Bütün baş ağrıları nörolojik olmayabilir, hipertansiyon, kulak-burun-boğazla ilgili sebepleri bulunabilir ama nörolog hastayı değerlendirdikten sonra uygun alana zaten sevk edecektir.”
Egzersiz ve Akdeniz tipi beslenme olmazsa olmaz
Prof. Dr. Tokçaer, son yıllarda özellikle Alzheimer gibi hastalıklara karşı toplumsal farkındalığın arttığını, kişilerin bu hastalıktan korunmaya yönelik sorularla kendilerine başvurduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Beyin sağlığını korumak için yapılması gerekenlerin başında, sigara ve alkolden kaçınmak ve düzenli egzersize yönelmek geliyor. Kimse için de geç değil, bugüne kadar çok egzersiz yapmayan insanların bile kendi bedenlerine, performanslarına uygun bir fiziksel aktiviteyi yapmaları dejeneratif hastalıklara da beyin damar hastalıklarına karşı da koruyucu oluyor.
Beslenme konusunda da Akdeniz tipi beslenmeyi öneriyoruz. Bunların içinde taze sebzeler, meyveler, meyvelerin özellikle böğürtlen gibi daha koyu ve taneli olanları, yeşil sebzeler, taneli tahıllardan zengin beslenmek çok önerilen bir şey. Ayrıca günde 6-7 saat gece uykusu da beyin sağlığı için koruyucu. Sosyal aktiviteler, kişilerle iletişim içinde olmak, bilmece, bulmaca çözmek, kitap okumak ve okunan kitapları tartışmak da önerilerimiz arasında.”
4 Parkinson hastasından 1’inde titreme belirtisi olmuyor
Parkinson hastalığının görülme sıklığına yönelik bilgileri de paylaşan Tokçaer, “Parkinson, genellikle 60 yaş üzerinde yüzde 1 ve 80 yaş üzerinde ise yüzde 3 gibi bir görülme sıklığına sahip. Türkiye’de de yaşlı nüfus oranı artıyor, yaşam süresi uzadı bu güzel bir şey ancak bu, yaşlılık periyodu hastalıklarının da daha fazla görüleceği anlamına geliyor” dedi ve ekledi:
“Parkinsonun genellikle 50-55 yaş üzerinde görüleceği belirtilirdi ancak bugün biliyoruz ki Parkinson her yaşta ortaya çıkabiliyor. Hatta 40 yaşından evvel de başlayabiliyor ve 40 yaş öncesinde başlayan hastalarda daha çok genetik, kalıtımsal nedenler araştırılıyor. Genelde insanlar titreme olmadığı sürece Parkinson hastalığından şüphelenmiyor, oysa 4 hastadan 1’inde titreme belirtisi olmuyor. Dolayısıyla hareketli bir yavaşlık, mimiklerdeki bir azalma, hastanın günlük işlerinde, örneğin banyo, yemek yeme süresinin uzaması, bir sandalyeye oturup kalkmasının yavaşlaması, bu hem kendisinin hem de çevresindekilerin dikkatini çekmeli ve mutlaka bir nöroloji görüşü alınmalı.”
Kaynak: https://www.dunya.com/saglik/beyin-sagliginin-iki-koruyucusu-spor-ve-kotu-aliskanliklardan-uzak-durmak-haberi-738542