İmdat diyemeyenlerin çığlığı, “şiddet”; yolunu kaybetmiş bir ruhun seçtiği çıkış yolu. Başka bir çıkış yolu bulamamışların ise “ben buradayım” deme şeklidir. Göz ardı edilen bir isyan biçimidir şiddet…
Günümüzde, toplumun birçok bölümünde varlığını devam ettiren, karmaşık bir olgudur.
Bobo Doll deneyini duydunuz mu?
Bandura sosyal öğrenme kuramının ışığında gerçekleşen sosyal çevrenin, sosyal davranışlar üzerindeki etkisini incelemek istemiş ve sosyal öğrenme ve saldırganlık üzerine bir deney gerçekleştirmiştir.
Bu deney için çocuklardan oluşan iki grup oluşturmuş olup; birinci gruba, Bobo adı verilen bebeğe saldırgan davranışlarda bulunan bir yetişkinin olduğu video izletilmiştir. İkinci gruba izletilen videoda ise yetişkin, Bobo ile agresif olmayan şekilde oynamıştır. Şiddet uygulayan videoyu izleyen gruptaki çocukların saldırgan davranışlarında artış gözlemlenmiş olup öğrendikleri davranışları Bobo bebeğin üzerinde taklit yoluyla denedikleri görülmüş. Bu deney öğrenmenin saldırgan davranış üzerindeki etkisini gösteren bir örnektir.
Bireyin ilk sosyal çevresi ailesidir. Bu nedenle ailede gözlemlediği davranışların önemi yadsınamaz.
Sonuç olarak şiddetin kökenleri, insan zihninin derinliklerinde saklanan karmaşık dinamiklere dayanmaktadır.
Birçok faktörün birbiriyle etkileşiminin karmaşık resmini ortaya çıkarır.
Birçok faktörden etkilendiğini gördüğümüz şiddeti, yalnızca görünürde gerçekleşen bir olay olarak görmek yerine, tüm bu faktörleri anlamak, temel nedenlerini öğrenerek önlemeye çalışmak demektir. Her insanın içsel yolculuğu empatiyle ve destekle güçlenir, böylece şiddetin yerine başka duygular konulabilir. Gerçek dönüşüm, her bireyin içsel labirentleri anlamaktan geçmektedir. Bu nedenle gelin, sesleri kısıp sözleri yükseltelim…