Kan basıncı, dolaşımdaki kanın damar duvarına uyguladığı basınç olduğunu belirten Amerikan Hastanesi’nde Kardiyolog Dr. Ş. Taylan Şahin DÜNYA Gazetesi’ne yaptığı açıklamada ayrıca Kan basıncının yüksek olması anlamına gelen “hipertansiyon” ise inme, kalp yetersizliği, kalp krizi ve böbrek yetersizliği gibi hastalıkların oluşması açısından önemli risk faktörlerinden biri olduğunu söyledi.
Obezite kan basıncı yüksekliğiyle ilişkili
Şahin sözlerine şöyle devam etti: Hipertansiyon, sebebi net bilinemeyen “birincil hipertansiyon” ve kişide tanımlanmış başka bir hastalığa bağlı (böbrek üstü tümörü, böbrek damarında daralma vb.) olarak görülen “ikincil hipertansiyon” gruplarına ayrılır. Hipertansiyon hastalarının yaklaşık %95’ini oluşturan birincil hipertansiyon, genetik altyapıyla beraber, birçok çevresel faktör ve yaş almanın sonucu olarak ortaya çıkar. Son yıllarda yapılan çalışmalar sonucu hipertansiyona neden olabilecek 1.000’e yakın genetik faktör tanımlandı.
Dünyada ve ülkemizde giderek sıklığı artan obezitenin de kan basıncı yüksekliğiyle ilişkili olduğu düşünülmekte. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada yaklaşık 1.3 milyar kişide, ülkemiz verilerine göre ise ülkemizde yaklaşık 16 milyon kişide hipertansiyon bulunmaktadır. Hipertansiyon 30-45 yaş arasında erkeklerde kadınlara göre daha sık görülmekteyken, 45 yaşından sonra bu oran eşitlenmekte, 65 yaşından sonra ise kadınlarda daha sık görülmektedir.
Bazen semptom görülmeyebilir
Hipertansiyon baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, bulanık görme gibi şikayetlere yol açsa da, hipertansiyon hastalarının yaklaşık yarıya yakınında herhangi bir semptom görülmediği unutulmamalıdır.
Bu nedenle, özellikle risk taşıyan kişilerde aralıklı tansiyon ölçümü önemlidir. Kan basıncı bu konuda eğitilmiş bir kişi tarafından ve tekniğine uygun olarak ölçülürse sonuçları çok daha güvenilir olacaktır. Bu şekilde sağlıklı ölçüm sağlanamayacak kişilerde ambulatuvar kan basıncı ölçüm cihazlarıyla 24 saatlik sık kan basıncı ölçümü ve sonucuna göre de hipertansiyon tanısı konulabilmektedir.
Hipertansiyon tedavisinde amaç, yüksek kan basıncının damar duvarlarına ve dolayısıyla o damarın beslediği organa vereceği zararın engellenmesidir. Uç organ hasarı olarak adlandırılan bu durumda en çok etkilenen organlar kalp, böbrek, göz ve beyindir. Hipertansiyon tanısı alan herkese öncelikle yaşam stili değişikliği önerilmektedir. Kişilere diyetlerindeki tuzu azaltmak, kilo vermek, egzersiz yapmak, sigarayı ve yüksek miktarda alkol kullanımını kesmek açısından ısrarlı önerilerde bulunulmalıdır.
Yaşam stilindeki bu tip değişikliklerle bazı kişilerde kan basıncı kontrolünün ilaç kullanmaya gerek kalmadan sağlanabileceği, bu nedenle bu önerilerin önemi unutulmamalıdır. Yaşam stili değişiklikleri uygulanmasına rağmen kan basıncında yeterli düzelme sağlanamayan kişilerde ilaç tedavisi gerekmektedir. Uygun ilaç seçimi ve gereken tetkikler açısından hastaların hipertansiyonla ilgilenen doktorlara başvurmaları ileride yaşanabilecek komplikasyonların engellenmesi açısından çok önemlidir.
Hipertansiyon için doğru ölçüm nasıl yapılmalı?
Uluslararası kılavuzların önerisine göre, hipertansiyon tanısı muayenehanede veya ev takiplerinde doğru şekilde ölçülen kan basıncının tekrarlı bir şekilde 140/80 mmHg ve üzerinde çıkmasıyla konulur. Tanıda doğru ölçüm, kilit noktası Kan basıncı ölçümü için en az 5 dakika sakin bir ortamda dinlenilmeli Son yarım saat içinde çay, kahve ve sigara içmeyin Her iki koldan da ölçüm yapılmalı ve yüksek olan tarafın değeri dikkate alınmalı Kol alttan desteklenerek kalp hizasında tutulmalı.
Kaynak: https://www.dunya.com/saglik/dunyada-13-milyar-insan-hipertansiyon-hastasi-haberi-727621