Erkekler testislerine tekme yemekten daha acı verici bir şey olmadığını iddia ederken, kadınlar da erkeklerin gerçek acının ne olduğunu bilmediğine yemin etmeye hazır. Peki gerçekten hangisi daha çok acıtır? Gelin bu tartışmaya kanıtlarla birlikte bir son verelim…
Kaynak: https://www.iflscience.com/childbirth…
Bu sadece dünyadaki milyonlarca insanı değil, aynı zamanda ağrı seviyelerini test etmeye ve kesin bir cevap bulmaya çalışan araştırmacıları da ilgilendiren bir sorudur – ancak bu neredeyse bilimsel olarak imkansızdır.
Kadınlar taşaklarına tekme yemenin acısını, erkekler ise doğum sancısını asla deneyimleyemeyeceklerdir. Karmaşıklığa ek olarak, ağrı kişisel toleransa dayalı tamamen öznel bir deneyimdir.
Peki hangi üreme organının daha fazla ağrı ve acıya neden olduğunu belirlemek hala mümkün mü: rahim mi yoksa testisler mi?
Belki de vücutta bu ikisinden daha fazla ağrıya neden olabilecek başka bir organ bile vardır. Soruları yanıtlamadan önce, işte bu ağrı türlerinin her biri hakkında bilmeniz gereken bazı şeyler:
Çoğu kişi bunu asla yaşamayacağını umar, ancak bunun düşüncesi bile bir erkeğin bacak bacak üstüne atmasına neden olabilir. Testislere gelen her darbe, vücudun başka bir yerinde alınan darbeden daha acı verici ve travmatiktir.
Sadece acı vermekle kalmaz, mide bulantısı ve kusmaya da neden olabilir. Testislere yeterince sert bir darbe, bir erkeği hastanede yoğun bakıma bile gönderebilir. Bölgeye gelen tekmeden kaynaklanan ağrı karın bölgesinde de hissedilir ve bunun nedeni testislerin doğumdan kısa bir süre önce veya sonra skrotuma düşmeden önce başlangıçta orada gelişmiş olmasıdır. Bu gerçekleştiğinde, testisler kendileriyle birlikte bir sinir ve doku kümesini de götürmüştür.
Ve aslında bu acıyı bazı hayvanlar deneyim etmek zorunda bile değiller: filler testislerini vücutlarının içinde, böbreklerinin yanında tutarlar.
Ancak biz insanlar, onları dışarıda asılı bırakmaya karar vermekle kalmadık, daha da ileri giderek iki ayaklı hale geldik ve böylece konumlarını daha da tehlikeli hale getirdik. Sonuç olarak, vücudun dışında ince bir kesede bulunan ve en fazla iç çamaşırı ile ‘korunan’ doğal olarak hassas bir organımız var.
Yani evet, taşaklara tekme yemek bir erkeğin yaşayabileceği en acı verici şeylerden biridir. En iyi ihtimalle bir saat sonra kendinizi daha iyi hissedersiniz.
En kötü ihtimalle ise acıdan kıvranırken kendinizi hastaneye götürülürken bulursunuz. Peki bu acı doğum yapmakla eşdeğer midir? Biraz konuşalım.
Doğumun neden acı verdiğini açıklamaya çalışmak aptalca görünebilir: bu, temel genişliği 3 inçten biraz fazla olan bir açıklıktan bir insanı diğerinden zorla çıkarmak için tasarlanmış bir süreçtir. Nasıl acıtmasın ki?
Hayvanlar alemindeki en yakın akrabalarımız olan büyük maymunlarla kıyaslandığında bile kasılmalarımız son derece sancılı ve karmaşıktır. İnsanlar doğum yapmak için yardıma ihtiyaç duyan tek canlıdır – ve tüm modern teknolojimize ve hijyenimize rağmen, vahşi doğadaki kuzenlerimizden çok daha yüksek anne ve yenidoğan ölüm oranlarına maruz kalıyoruz.
Sonuç mu? Kaslarınızın kontrolsüz bir şekilde kasıldığı, rahim ağzınızın ve vajinanızın kırılma noktasına kadar gerildiği, kemiklerinizin hareket eden bir bebeğe yer açmak için itildiği ve vajinanızdan anüsünüze kadar kendinizde bir delik açmanızın gerçek bir şans olduğu saatler süren acı verici doğum ve doğum.
Fetüsü doğum kanalına doğru yönlendirmeyi amaçlayan rahim kasının kasılması, birçok annenin tanıklık edeceği gibi dayanılmaz derecede acı verici olabilir.
Bu deneyimin bir diğer önemli kısmı da psikolojik yönüdür. Taşaklara tekme yemek hoş değildir, ancak aynı zamanda saatlerce hatta günlerce sürmez, zamanla giderek kötüleşir, bedeni ve zihni yorar ve dürüst olmak gerekirse dokuz ay öncesinden sizinle alay eder.
ABD’deki kadınların neredeyse üçte ikisi patolojik bir doğum korkusu yaşadığını bildiriyor – bu o kadar yaygın ki bir adı var: tokofobi – ve bunun iyi bir nedeni var, çünkü her 100.000 hamilelikten yaklaşık 33’ünde kadınlar doğum sırasında ölüyor (ve hayır, bu sayı yıllar içinde azalmıyor).
Doğumdan sonra bile, acı orada bitmez. Vajinanızı yırtmamış olsanız ve insan vücudundaki en hassas yerlerden biri olan vajinanıza dikiş atılması gerekmese bile, vajina hala doğumdan sonra iyileşme sürecindedir ve doğumdan sonra da ağrı beklenmelidir.
Kasılmalar doğumdan sonra da devam edebilir ve bu, aşırı kan kaybından ölmenizi önlemek ve rahmi normal durumuna döndürmek içindir. Öyle ya da böyle, bu ağrı hiç bitmeyecek gibi görünür. Sonuç olarak bu durumda tekrar söylemek gerekirse hangisi daha çok acı verir bilinmez. Ancak özellikle doğum sürecinin çok daha korkunç bir durum olduğunu söylemekte fayda var 🙂
İçeriğimiz bu kadardı. Düşüncelerinizi yorumlarda belirtmekten çekinmeyin!👇
Kaynak: https://onedio.com/haber/dogum-sancisi-mi-yoksa-testislere-atilan-bir-tekme-mi-daha-cok-acitir-1215541
