Seçim sonuçları açıklandı hatta belediye başkanlarının çoğu mazbataları aldı, göreve başladı ancak sular hala durulmadı. Yok yok, siyasi arenayı kastetmiyorum. İşaret ettiğim ‘gökyüzü arenası’. Evet takip edenler hemen anladı: Astroloji uzmanlarının ‘seçimi sen değil, ben bildim’ kavgasından bahsediyorum. Gayet trajikomik bir durum bence.
Konuya böyle bir örnekle girdim çünkü bugün röportaj yaptığım fizik profesörü Sertaç Öztürk de CERN’de birebir çalışmalara katılan bir isim olmasına rağmen 8 Nisan’da gerçekleşecek olaya dair insanlara bilgilerini aktarırken ‘astroloji’ filtresine takılanlardan.
Astroloji benim olarak sıkı takip ettiğim, inandığım, araştırdığım bir ilim ama bu defa sözü bilime vermek istedim, haklı olarak ve Öztürk’e sordum: ‘CERN’de ne olacak? Yazılan felaket senaryoları ne kadar doğru?’
– Sertaç Bey sizi tanıyalım istiyorum. Fizik profesörü olduğunuzu biliyorum.
42 yaşındayım. Kendimi tanımlamam gerekirse ‘az şeyin hocası, çoğu şeyin öğrencisi’ diyebilirim. Hocası olduğum şeylerden ilki fizik. Doktora tez çalışmamı Amerika’da tamamladıktan sonra IOWA Üniversitesi adına CERN’de araştırmalar yaptım. Akabinde ailevi nedenlerden ötürü Türkiye’ye döndüm ancak hala CERN’e gidip araştırmalar yapmaya devam ediyorum. 2018 yılından veri Atlas Deneyinde çalışmaktayım. Bir yandan da parçacık detektörleri üzerine araştırmalar yapıyorum. Cronus teknoloji adında bir şirketim de var. Yenilikçi parçacık detektörleri üretiyoruz.
Diğer hoca olduğum alan da yoga. İstanbul’da bir stüdyoda ara sıra yoga dersleri vermekteyim. Öğrencisi olduğum şey ise felsefe. Evreni anlamak için fizikçi oldum ama baktım ki evreni anlarken insanı ve hayatı kaçırıyorum o yüzden de insanı ve hayatı daha iyi anlayabilmek için de Mimar Sinan Güzel Sanatlar’da felsefe alanında yüksek lisans yapıyorum. Aynı zamanda koyu bir metalciyim, metal müziği çok seviyorum. Derin Mavi adında 14 yaşında da bir kızım var.
– Biz fizik profesörü olarak ‘8 Nisan felaket senaryoları’na dair yorumunuz nedir? Bize meseleden hiç anlamayan birine anlatır gibi açıklar mısınız: O gün ne olacak CERN’de?
Şimdi 8 Nisan’da olacak olay ya da olacak olan şey milyonlarca yıldır kendi halinde klasik mekanik kurallarında dönen iki kaya parçasının sıradanlaşan ve yıllardır süregelen klasik bir optiksel gölge olayı. Yani ayın bir şekilde güneşle dünya arasına girip güneş ışınlarını engellemesi ve bu engelleme sonucu dünya üzerinde tam gölge dediğimiz bir olayın oluşması. Eğer eski çağlara bakarsanız Maya’lara, Aztek’lere, Antik Yunanlılara ya da daha eski medeniyetlere; güneş tutulmalarının her zaman bir felaketle özdeşleştirildiğini görürsünüz. Bunun sebebi o dönemde insanların ne olduğunu bilmemelerdir.
İnsan bilmediği şeyden korkar ve bu korkuyu açıklamak için de doğa üstü şeylere başvurur. Ama şimdi neden olduğunu biliyoruz. O sebeple artık bu olaylara çok da anlam atfetmemek gerekli.
CERN’de ne olacağına gelince: Tesis tesadüfen bir bakım sürecine girmişti, hızlandırıcılar ve parçacık detektörleri yenilenmişti. Bakım bitti ve geçtiğimiz günlerde büyük hadron çarpıştırıcısında kararlı parçacık demetleri hızlandırıldı 8 Nisan’da da bunlar tekrar çarpıştırılacak. Bunlar 2010 yılından beri yapılan deneyler zaten.
Biz fizikçiler olarak bunu da heyecanla bekliyoruz çünkü çarpışma olduğu zaman elimizde bunları analiz edecek verilerimiz olmuş oluyor ve biz de bunlardan yola çıkarak yaptığımız araştırmalara devam ediyoruz.
– Günümüzde insanlar birtakım cevaplar arıyor. Özellikle astrolojiyle ilgili kişilerle konu üzerine tartışmalar yaşadığınızı gördüm. Ben de astroloji ilmini takip eden biriyim. Fikrinizi merak ediyorum.
Astrolojiye karşı değilim, astroloji eğlenceli bir şey. “Ay şurada, Güneş burada, yok retro burada…” herhangi bazı haritalara bakarak gelecekle ilgili bir projeksiyon çiziyorlar mesela. Herkes gelecekle ilgili bir tahminde bulunabilir, ona benim hiçbir itirazım yok ama haklı olarak itiraz ettiğim şey: Bilimi kendi çıkarları için suistimal etmeleri.
50 mt yukarıdan serbest bıraktığım taşın kaç saniyede yere düşeceğini bilmeyen insanlar kuantum mekaniğinden, gezegenlerden, sicim kuramından, parçacık fiziğinden bahsediyorlar.Bu tip şeyleri duyduğum zaman da ister istemez karşı çıkmak doğruyu anlatmak, insanların böyle şarlatanlar tarafından nasıl kandırıldığını gözler önüne sermek istiyorum. Çünkü ne yazık ki hiçbir şey bilmiyorlar. Hatta ben şöyle derim:
Birisi çok fazla kuantum hakkında konuşuyorsa ona kuantumun en temel sabiti olan planck sabitinin birimini ve o birimin hangi fiziksel niceliği ifade ettiğini sorun, bilmediğini göreceksiniz. Bu insanlar ‘Kuantum Üfürükçülük’ yapıyor. Bu isimle bir yazım da var hatta! Kısacası insanların korkularını veya bilgisizliğini suistimal eden şarlatanlara çok mesafeliyim ve elimden geldiğince de doğruyu anlatmaya çalışıyorum.
– Komplo teorisyenleri özellikle pandemiden sonra bambaşka bir boyuta geçtiler. Şimdi de bu 8 Nisan’da açılması beklenen boyut kapıları var. Yakında uzaylıların geleceğini hatta hali hazırda gelmiş olduklarını söyleyenler de var…
Bu CERN’deki portal ve kapı meselesi de gerçekten çok ilginç ve çok komik. Ya bu da o kadar üst perdeden sallanan şeyler ki. Gerçekten bir portal açmak isterseniz hesaplamalar yaparsınız. Einstein’ın genel görelilik kuramını kullanırsınız uzay-zamanı gerçekten anlamlı şekilde eğmek için ne kadar bir enerji gerekiyor onu hesaplarsınız. Onu hesapladıktan sonra da gerçekten bu kadar enerji var mı yok mu bakmış olursunuz.
CERN’de çok büyük bir yanlış anlaşılma var. Bunun sebebi de kullanılan birimlerde kaynaklanıyor. Biz protonları hızlandırıyoruz ve protonlar 14 teraelektronvolt mertebesinde çarpışıyor. Genelde enerji birimi fizikte Joule olarak kullanılır ama parçacık fiziğinde bunu Joule ile ifade etmeyiz çünkü Jolue kullandığımızda enerji çok çok küçük kalır. Bu yüzden elektrovoltterimini kullanılır.
Eğer 7 teraelektronvoltluk bir protonun enerjisine bakarsanız bunun aslında uçan bir sivrisineğin enerjisine eşit olduğunu göreceksiniz. Dolayısıyla toplam enerji de uçan iki sivrisineğin kafa kafaya çarpışması gibi fakat bizim hızlandırdığımız protonlar çok küçük ölçekte olduğu için ve kendi durgun kütlelerinden milyonlarca kat daha yüksek enerjilere sahip olduğu için biz bunlara yüksek enerji diyoruz ve çok çok küçük boyutlarda bu enerji yoğunluğuna ulaşmış oluyoruz. Ve bu enerji yoğunluğundan belki mikro karadelikler oluşturabilir miyiz diye bakıyoruz. Ama genel anlamda bir portal açacak yani uzaylıları getirecek derecede büyük ölçekte enerji kesinlikle yok.
Tekrar edeyim, oradaki bir protonun kinetik enerjisi uçan bir sivrisineğin kinetik enerjisiyle neredeyse eşit. O yüzden portallar açılacak, başka boyutlara kapılar açılacak bunlar tamamıyla deli saçması olan şeyler.
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Kaynak: https://onedio.com/haber/cern-profesoru-sertac-ozturk-8-nisan-tutulmasi-hakkindaki-felaket-senaryolari-tamamen-deli-sacmasi-1215916