Öğretmenlik, sadece bilgi aktarmaktan çok daha fazlasını ifade eden bir meslektir. Bir öğretmen, öğrencilerin kalbinde silinmez izler bırakır. Hepimizin izlemekten keyif aldığı bazı filmlerde bu silinmez izlere tanık olduk, öyle değil mi? Özgürlük Yazarları, Hıçkırık, Siyah, Sevgili Öğretmenim ve İki Dil Bir Bavul gibi filmlerde öğretmenlerin rolünün ne kadar derin olduğunu gördük.
Türkiye’de öğretmenlik, geleneksel olarak saygı duyulan bir meslek olarak kabul edilir. Ancak öğretmenlik, dışarıdan göründüğü kadar kolay bir meslek değildir. Yoğun çalışma temposu, bürokratik engeller, maddi sıkıntılar ve eğitim sistemine dair yapılan eleştiriler öğretmenleri yıpratıyor. Fakat tüm bu zorluklara rağmen, öğretmenler geleceği şekillendiren en önemli unsurlardan biridir.
Peki, bu mesleğin önemini en iyi şekilde kim dile getirdi dersiniz? Elbette, Mustafa Kemal Atatürk.
Ulu Önderimiz öğretmenler için şöyle demiştir:
‘Öğretmene ülkenin en ağır yükünü yükledik. Türk milletinin geleceğini emanet ettik. Bu mesleği refah seviyesi yüksek ve saygın hale getirmeliyiz. Bizlerin yapacağı fedakârlık, onların yaptıklarının yanında bir hiçtir.’
TBMM’de kabul edilen Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi, eğitimde köklü değişiklikler vaat ediyor. Millî Eğitim Akademileri, öğretmen adaylarını hazırlayacak, mesleki gelişim programları sunacak ve dijital yeterlilikleri artıracak. Ama şu soruyu sormak lazım: Bu süreçler gerçekten öğretmenler için sürdürülebilir ve uygulanabilir mi? Kimler bu akademiden mezun olabilecek? Mesleği refah seviyesi en yüksek ve saygın hale getirmemize yardımcı olacak mı? Her şey kâğıt üzerinde iyi görünebilir ama sahada ne olacağı belirsiz. Daha da önemlisi, Eğitim Fakültelerinin yapamadığı hangi işi Akademiler yapacak?
Bugün Atatürk’ün işaret ettiği değerleri korumak ve öğretmenliği hak ettiği saygın konuma getirmek için ne kadar çaba sarf ediyoruz? Gerekli adımlar atılmazsa, 2024 yılından itibaren Eğitim Fakültelerini tercih edecek gençlerin sayısında ciddi bir düşüş yaşanacak. Bu düşüş, eğitim sistemimizin temelini sarsacak. Ne yazık ki, bu süreç freni patlamış bir kamyon gibi hızla ve kontrolsüz bir şekilde ilerliyor.
Yazıyı Ulu Önderimizin öğretmenlerin toplumdaki yerine ilişkin 2024 yılında nasıl bir değerlendirme yapacağına dair bir düşünceyle bitirelim:
değerlendirme yapacağına dair bir düşünceyle bitirelim:
Eğer bir millet, öğretmenlerine hak ettikleri değeri vermezse, gelecek nesillerin yetiştirilmesinde ciddi sorunlar baş gösterecektir. Bugün öğretmenlerimiz karşılaştıkları zorluklara rağmen, büyük bir özveriyle çocuklarımızı ve gençlerimizi eğitmeye devam ediyor. Ancak, onların gayreti tek başına yeterli değildir. Toplum ve devlet, öğretmenleri desteklemek için gerekli adımları atmalı, onlara hak ettikleri saygıyı göstermelidir. Millî Eğitim Akademileri gibi reformlar, yalnızca kağıt üzerinde değil, uygulamada da gerçek sonuçlar verecek şekilde titizlikle planlanmalı ve eğitim sistemine somut, sürdürülebilir katkılar sağlamalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk – Ekim, 2024
X
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Kaynak: https://onedio.com/haber/ataturk-milli-egitim-akademileri-uzerine-ne-dusunurdu-1252549
