Bugünlerde önceki günlerden pek de farklı olmayan gündemlere göz gezdirirken, hapishaneden salıverilen sosyal medya ünlüsünün halen büyük bir takipçi kitlesine sahip olabilmesi ve birkaç yüz bin daha yeni takipçi kazanması hakkında içimden bir şeyler mırıldandım. Sonra bir ajansın önünde ünlü olabilmek için kuyruğa girmiş genç kızların videosuna gözüm takıldı, gözlerindeki hırstan çok içlerindeki çaresizlik duygusuna üzüldüm. Derken meşhur bir eğitimcinin konuşmasına rastladım ve tanıdığım bazı insanların onunla tanışmak için can attıklarını anımsadım. Aynı içerikte konuşmayı etrafında yapabilecek birçok ünsüz insan varken neden şöhret olan ilahlaştırılır? Neden aynı içerik şöhretle birleştiğinde daha değerli görülür? Biraz da kabaca ünlü sevici topluluk analizleri yaptım. Ünlülerin içinde bulunduğu kategorilere göre hazır ve nazır bekleyen topluluklar var. Aynı kategorideki her ünlünün paylaşımlarına aynı oranda beğeniler ve aynı nitelikte yorumlar pinpon topu gibi oradan oraya taşınıyor. Çoğunlukla güzellik ve yakışıklılıkla birleşen şöhrete sahip olmak, bu paket topluluk beğenilerini almak için yeterli gibi duruyor.
Ne de olsa şöhretli iyi bir ambalaj ürünün değerini artırır.
Belki arkadaşı olsa hoşlanmayacağı insanların içeriklerini sektirmeden beğenen insanlar gerçekte neyi beğeniyor? Şöhretten arındırıldığında geriye ne kalıyor? Önceden pek beğenmediği kişileri ünlenince beğenmeye başlayanlar düştükleri ünlülük önyargısı tuzağını ne kadar fark ediyorlar? Neden bazı insanlar nefret ettikleri ünlüleri veya kamu vicdanında yargılanan, gayri ahlaki davranışlar gösteren kişileri ünlerinden dolayı takip ediyorlar?
Burada sorunumuz ünlülük değil, ünlüler ve ünlü olma arzusu karşısında gösterilen sorunlu tepkilerdir. Nitelikli ünlüleri, nitelikli içerikleri, mesleği dolayısıyla isteyerek veya istemeyerek ünlenmiş insanları ve bu ayrımı yapabilen insanları tenzih ettiğimi, genelleyerek konuştuğumuzu söylememe gerek yoktur sanırım. Nitelik göreceli bir kavram olsa da buraya en uygun ifade olarak bunu seçtim. Ve sonra dedim ki; bu konunun bilimsel açıklamasını masaya yatırmak iyi olabilir.
Bu yazıda şöhret sorunları üzerine konuşuyoruz. London City Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü olan Chris Rojek’in bilim camiasında çokça kaynak gösterilen Fame Attack* isimli kitabından derlemeleri aktarıyorum. Ünlü çalışmaları ve kültürel sosyoloji konusunda uzmanlığı bulunan Rojek, şöhretin narsisizm ile güçlü ilişkisini kitabının merkezine yerleştiriyor.
Dikkat çekme gayreti, kibir, üstünlük gösterme gibi nitelikleri içinde barındıran psikolojik bir sendrom olarak narsisizm kimilerine göre şöhretin ön koşulu dahi olabilir. Kitapta şöhret tacizi kavramı toksik birçok konuyla ilişkilendiriliyor. Başkalarıyla olan ilişkilerde üstünlük kurmak, manipüle edici davranışlar ve ısrarlı taciz bu konulardan bazıları. Toksik davranışlar hem ünlüler hem de onların sıkı takipçileri için birçok klinik psikolojik ve sosyal bozukluk anlamına geliyor. Empati eksikliği, kayıtsızlık, otomatik üstünlük duygusu, teşhircilik, sömürücülük ve ihtişam gibi tepkilerin aşırı düzeylerinde ünlüler ve hayranları için çarpık ve işlevsiz davranış sendromlarına neden olabildiği ifade ediliyor.
Hayranların mükemmel hayali ilişkiler fırtınasında savrulduğu derin hayran kültüründe, kişiler ünlülere fantezileri çerçevesinde kendilerini adarlar. Hayran kültürü ayrıca ele alınması gereken bir olgu ancak burada bilim insanlarının önerisi, eğitim sisteminin aşırı övgü kültürünü terk etmesi ve narsistik insanlar yetiştirmeyi bırakması yönündedir. Medya ve pazarlama merkezli kutsallaştırılan ünlü sistemi sorunlu şöhret kültüründe en büyük engel olarak görülür. Ünlüler nadir örnekleri bulunsa da mutlaka en yetenekli veya erdemli insanlar değildir. Ünlüler kültürel gökdelenlerdir. Kamusal alanı kaplarlar. Halkla ilişkiler ve medya uzmanlığı aracılığıyla kamu tüketimi için inşa edilir ve sürdürülürler.
Sosyal medyanın imkanlarıyla birlikte oluşan yerel şöhret sistemi ise ayrı bir boyuttur. Tanınma açlığı günümüzde somut başarıdan daha fazla önemseniyor. Çok sayıda insanın ünlü olmak istemesi ve hatta öyleymiş gibi davranması başlı başına bir incelemeyi gerektiriyor.
Narsistik kişilik bozukluğu ve ünlü hayranlığı sendromu
Psikoloji literatürü, ünlülük patolojileri konusunda özellikle iki davranış bozukluğuna dikkat çekiyor: Narsistik kişilik bozukluğu ve ünlü hayranlığı sendromu.
Narsistik kişilik bozukluğu, ünlü kültürünün özelliklerini taklit ederek bunu geliştiren hayranlar için geçerli olsa da öncelikle ünlüler için geçerli bir durumdur. Narsist terimi, suda kendi yansımasını görüp aşık olan ve sonrasında çıldıran gururlu ve güzel Narcissus’un mitinden türemiştir. Öz sevgi, bireyin aşırı onaylanması ve başkalarının geçersiz kılınmasıyla ilişkilidir. Tanı kriterlerinde şunlar yer alır:
-Kendini önemli görme duygusu ve dünyanın merkeziymiş gibi davranma.
-Başkalarından hayranlık bekleme, eleştiriye agresif tepki verme, üstünlüklerine dair güçlü bir inanca sahip olma.
-Muhteşem başarı, olağanüstü güzellik ve nadir parlaklık sanrılarıyla meşgul olma.
-Eşsiz, rakipsiz veya özel yetenekli olduğuna inanma. Bu, yalnızca diğer ‘özel’ insanların böyle bir kişiyi anlayabileceği veya onunla kaynaşabileceği inancına da yansır.
-Hayran olunmak, pohpohlanmak ve kutlanmak için bitmek bilmeyen bir özlem.
-Hayatı sürekli özel olaylar veya ikramlar dizisi olarak görmekle el ele giden özellikler.
-Keskin, tavizsiz bir hak sahibi olma duygusu.
-Başkalarını manipülasyon yoluyla sömürmeye hazır olma.
-Küstah ve kibirli tavırlar.
-Kişisel çıkar ve empati eksikliğini gizleyen, cana yakın bir dış kamusal maske takma.
-Başkalarının kıskançlığın kaynağı olduğu yanılgısı. Bazı durumlarda bu, başkalarının açgözlü, bencil ve mantıksız olarak etiketlendiği şüpheli, paranoyak davranış biçimlerine dönüşür.
-Sorunlu ünlü kültüründe ünlü kişi sözde benzersiz sorunlarıyla yalnızdır ve başkalarıyla eşit ilişki kuramaz.
-Narsistik kişilik bozukluğu olan bir kişi, acımasız bir dünyada yalnız olmanın hissini uyuşturmak için sürekli dikkat dağınıklığı, savurgan harcama veya alkol, uyuşturucu madde gibi bağımlılıklar ve tepkiler gösterebilir. Bunun altında genellikle derin bir güvensizlik ve değersizlik duygusu vardır.
-Bencillik ve kibir, içsel bir yetersizlik veya zarar görmüş güven duygusunu yönetmek için başa çıkma mekanizmalarıdır.
-Kişi sürekli göz kamaştırıcı parlaklık, fiziksel mükemmellik ve sosyal üstünlük oyununu oynamak için ne kadar sıkışıp kalırsa, bağımlılıklar ve psikolojik sorunlara, fazla tüketime o denli eğilimi artar.
-İleri patolojik boyutunun belirtileri arasında depresyon, saldırganlık, sanrılar, yorgunluk, konsantrasyon sorunları, sinirlilik, yalnızlık, kendinden nefret, panik atak, kişisel değersizlik duyguları, iştahsızlık, aşırı yeme ve intihar dürtüleri bulunur.
Bunların yanında şöhret kültürünün yarattığı sorunlar içerisinde sarsıcı olaylar da önemli bir yer kaplar. Ünlülerin çarpık olabilen davranış kalıpları, hayranlardan gelen nefret yorumları, ünlüyü takip etme, fiziksel saldırıda bulunma, hayranlar arasında kendine zarar verme davranışları ve tehlikeli hayran fantezileri gibi olaylardan söz ediyoruz.
Ünlü Hayranlığı Sendromu, konuyla ilgili psikoloji literatüründe altı çizilen diğer davranış bozukluğudur.
Bunu patolojik olmayan ve patolojik/sınırda patolojik ünlü hayranlığı türleri şeklinde ayırmak gerekir. Patolojik olmayan ünlü hayranlığı türleri, şöhretle yoğun ve ısrarcı bir meşguliyet üzerine kuruludur. Zengin ve ünlülerin hayatlarına takıntılı olma, medya aracılığıyla ünlüler hakkındaki haberleri ve dedikoduları fazla zaman ayırarak takip etme, ünlülerin fiziksel görünüşlerini veya karakteristik kıyafetlerini taklit etme, ünlü sloganlarını veya yaşam felsefelerini benimseme, ünlülere takıntılı bir şekilde mesaj gönderme, onlarla ilişkilendirilen adresleri ve fiziksel ortamları ziyaret etme gibi eylemler görülür. Ünlü hayranlığının bu biçimi daha yönetilebilir olarak değerlendirilir. Birincil ilişkilerin bozulmasına, iş düzenlerinin kesintiye uğramasına veya takip etme, fiziksel saldırı gibi aşırı davranış biçimlerine yol açmazlar. Ancak, patolojik olmayan ünlü hayranlığının bu biçimi bile çeşitli klinik ve sosyal etkilere sahiptir. Hayranlar, birincil ilişkileri kökünden değiştiren ünlü bağımlılığı geliştirdikçe, bağımlılık kültürünü yayarlar. Ünlülerin özellikle negatif davranışlarını taklit ettikçe narsistik eğilimler çoğalır. Tipik sonuçlar, hak sahibi olma kültürü, abartılı öz değer, hayattan kopukluk, hayatın olaylarla ve acil durumlarla dolu olduğuna odaklanma ve sıradan hayatı rutin ve olaysız haliyle reddetme tutumlarının üretilmesi şeklinde görülür. Patolojik olan boyutlarında ise, kendine zarar verme ve/veya başkaları için risk oluşturan davranışlar ortaya çıkar.
Şöhretin Bedeli: İkarus Kompleksi
Geleneksel toplum kültüründe itibar, arkadaşların ve çevrenin kişileri onaylamasıyla ilgiliydi. Böylelikle kişisel değer, kendini tanıtma ve izlenim yönetimi yoluyla geliştiriliyordu. Ancak şöhretin PR-Medya kanalları aracılığıyla kamuoyunda tanınarak oluştuğu modern toplum kültüründe itibar ve kişisel onay arasında belirgin bir kopukluk bulunuyor. Christopher Lasch’ın dediği gibi:
“Bugün insanlar eylemlerini değil, kişisel özelliklerini alkışlayan türden bir onay arıyorlar. Hayranlık duyulmak istiyorlar. Şöhretin ihtişamı ve heyecanını arzuluyorlar. Saygı görmekten çok kıskanılmak istiyorlar.”
Narsisizm, mükemmel olarak tanınmaya yönelik güçlü bir eğilimi içerir. Fiziksel güzelliğin, karakter gücünün ve özel yeteneklerin ünlü kişiler tarafından paketlenerek pazarlanması, çözülememiş kişisel güvensizlikler için bir savunma mekanizmasıdır.
Narsistler toplumu iki gruba ayırır: Anlamlı ve güçlü olanlar ve sıradan çoğunluk.
Sıradan çoğunluk, ekonomik olarak dezavantajlı ve umutsuzluk dünyasında yaşayan insanlardır. Narsistler, iz bırakmış ve fark yaratmış insanlardan oluşan dünyanın parçası olmak isterler. Bu ışıltılı kültürel yapılara çekilirler çünkü kaybedenlerle değil kazananlarla ilişkilendirilmek isterler. Kamuoyundan aldıkları tepkilerle narsistik patlamalar yaşayan ünlüler aslında bir uçurumun kenarında yürürler. Şöhret sarhoşları İkarus gibidir, güneşe çok yakın uçarsa balmumu kanatlarının yanacağı gerçeğine kördürler.
İkarus efsanesi, Antik Yunan’ın kibir benzetmesidir. Girit’teki sürgünden kaçmak için İkarus, babası Atinalı zanaatkar Daedalus’un yaptığı balmumu ve tüylerden oluşan kanatları kullanır. Ancak kibri babasının uyarılarına aldırış etmemesine neden olur. Güneşe çok yakın uçtuğu için kanatlarını yakar ve denize düşerek boğulur.
Modern Kölelik
Ünlülük aynı zamanda ekonomik bir araçtır. Sizin yerinize düşünülmesine izin verilir. Ünlülük kültüründe ünlülere tutunmak, bir tür modern köleliğe gönüllü olarak boyun eğmektir. Söz konusu kölelik, markalaşmanın kişisel varlığı temsil ettiği ve ambalajın kültürel deneyimin öncelikli biçimi haline geldiği tüketim kültürü içindeki esarettir. Bir ünlünün sabah hangi gündemi takip edeceğimizi söylediği, diğer ünlünün öğle yemeğinde ne yememiz gerektiğini anlattığı, bir başka ünlünün hangi kıyafetleri giymemiz gerektiğini söylediği ve bir başkasının kimleri takip etmemiz ve neleri satın almamız için tavsiyelerde bulunduğu bir ekosistemde köleleşirsek bizden geriye ne kalır?
Medyadaki küçümsemeye ve kamuoyundaki endişeye rağmen, ünlü kültürü ortadan kalkmayacaktır ve bu önemsiz bir konu olarak görülmemelidir. Ünlü kültürünün demokrasiye katkı sunmak ve kişisel refahı artırmak gibi bir takım pozitif katkı sağlama potansiyeli bulunur ancak, insanları anlamsız bir taklitçiliğe yönlendirmek ve içerikten çok biçime saplantı geliştirmek için kullanıldığı yollar daha fazladır. Modern köleliğe yol açan bu koşullar, toksik sosyal hayata katkıda bulunur. Ünlü kültürü sorunlarını ciddiye almak akıllıca olur çünkü etkileri bilinçaltımıza derinlemesine nüfuz eder. Ünlülerin toplumdaki profilini yükselten ve bize ürün satacak şekilde konumlandıran PR-Medya kanalları o kadar ustalaştı ki artık varlığını fark etmeyi bıraktık. Ünlü kültürü günlük yaşamda ‘normal’ karşılanır ve PR-Medya merkezi şöhreti halka iletmenin ‘doğal’ yolu olarak kabul görür. Ünlü kültürü bir şeyler satmakla ilgilidir. Ünlü olmayı sadece zararsız eğlence veya coşkulu bir özgürlük olarak görenler, kişilik kodlamaları ve toplumsal kontrolü standartlaştırma konusundaki muazzam gücünü fark etmeyenler, ünlülük kültürünü anlamamışlardır.
*Yararlanılan Kaynak
Rojek, C. (2012). Fame attack: The inflation of celebrity and its consequences (p. 208). Bloomsbury Academic.
X
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Kaynak: https://onedio.com/haber/unlu-ve-unluluk-seviciligine-sosyolojik-bir-bakis-1245165