Meryem KARADAĞ
Küresel iklim değişikliği, Mersin ve Çukurova’daki tarımsal üretimi tehdit ediyor. Mevsimlerin değişmesi, aşırı hava olayları ve su kaynaklarının azalması gibi faktörlerin, tarım sektörünü tehlikeye attığını, ürün desenlerinde değişiklikler ve bazı ürünlerde ise verim kaybı yarattığını söyleyen Mersin Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Musa Yılmaz ve Mersin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Aktaş DÜNYA’ya değerlendirmelerde bulundu.
Mersin Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Musa Yılmaz, Mersin ve Çukurova bölgesinde, küresel iklim değişikliği ve küresel ısınma nedeniyle sıcaklıkların arttığını ve yağışların azaldığını söyledi. Yılmaz, “Bu durum, su kaynaklarının azalmasına ve tarımsal verimliliğin düşmesine neden oluyor. Özellikle yaz aylarında aşırı sıcaklıklar ve uzun süren kuraklık dönemleri, bölgedeki tarım ürünleri üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir” dedi.
Mersin’in sahil şeridi olması sebebiyle, deniz seviyesinin yükselerek erozyon ve tuzlanma riskini arttırdığını kaydeden Yılmaz, kıyıda yaşayan insanların tarımsal alanlar için ciddi tehdit oluşturduğunu, bölgedeki bitki örtüsü ve vahşi yaşamı olumsuz etkilediğini belirtti.
İklim değişikliğinin, özellikle sıcak hava dalgalarının artmasıyla birlikte, insan sağlığı üzerinde de olumsuz etkiler yaratığını belirten Yılmaz, “Sıcak çarpması, su kıtlığına bağlı sağlık sorunları ve artan hava kirliliği, halk sağlığını tehdit ediyor. Çukurova ve Mersin’deki barajlar ve yeraltı su kaynakları, azalan yağışlar ve artan sıcaklık nedeniyle baskı altında. Bu hem içme suyu hem de tarımsal sulama için ciddi bir sorun oluşturuyor” diye konuştu.
‘Küresel İklim Değişikliğinin Türkiye Tarımına Etkileri’ tezinin danışmanlığını yapan Mersin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Aktaş’da, “Küresel iklim değişikliği Çukurova tarımını ve çiftçimizi olumsuz etkiliyor” dedi.
Küresel iklim değişikliğiyle birlikte deniz seviyesinin yükselmesi, artan sıcaklıklar, okyanus asitlenmesi, buzulların geri çekilmesi, tuzlanma, toprak ve orman bozulması, biyolojik çeşitlilik kaybı, çölleşme ve aşırı hava olayları yaşandığını söyleyen Aktaş, iklim krizinin Türkiye’yi de etkilemeye başladığını belirtti. Aktaş, “Bunun nedenleri arasında yanlış arazi kullanımı, plansız şehirleşme, ormanların yok edilmesi ve doğal akarsu akış kanallarının ortadan kaldırılması da yer alıyor.
Doğrudan ve dolaylı insan etkileri iklim değişikliğinin etkilerini şiddetlendiriyor” diye konuştu. İklim değişikliği ile biyolojik çeşitlikte azalma, istenmeyen türlerde ve böcek istilasında artışların yaşanacağına vurgu yapan Aktaş, orman yangınlarında artışların olacağını, yağış miktarında azalma ile birlikte ortaya çıkacak susuzluk ve kuraklıkların meydana geleceğini ve gıda krizinin yaşanacağını ifade etti.
Çukurova Bölgesinde her yıl olduğu gibi bu sene de artan sıcakların tarımı ve çiftçiyi etkilediğini dile getiren Aktaş, yağış yetersizliği ve aşırı sıcakların, Çukurova bölgesinde tarımsal üretime ve çiftçiye zarar verdiğini vurguladı. Küresel iklim değişikliğinin Dünyayı etkilediğini dile getiren Aktaş, sera gazanın artmasıyla birlikte meteorolojik olaylarda yaşanan aşırı dengesizliklerin bütün sektörleri etkilediğini ifade etti.
Aktaş, “Yeşil dönüşüm için karbon ayak ve su ayak izi gibi konuları da ön plana çıkarmamız gerekiyor. Çevreye az zarar verecek yeşil enerjiyi tercih etmeliyiz. Tarımsal alanlarda yenilebilir enerji kullanmalıyız. Güneş ve rüzgâr enerjileri üretmeliyiz. Diğer bir konu ise Mersin’in yüzde 55’ini oluşturan ormanlık alanlar. Bu alanları korumalıyız. Ormanlarla ilgili daha kesin yasalar oluşturulmalı” dedi.
Türkiye’de temel problemin tarım verilerinin nitelikli olmamasından kaynaklandığını dile getiren Aktaş, “Biz su kaynaklarını tam olarak bilmiyoruz. Sulama sayısını ve sulama miktarlarını. Veri noktasında Türkiye’nin sıkıntılı olması, Türkiye’nin iklim değişikliği ile ilgili simülasyon veya gelecekle ilgili oluşturacak modellerde ciddi sıkıntı yaratacaktır. Kuraklıkla mücadele sadece kamunun işi değil. Kamuya destek olacak yerel yönetimlerin, sivil toplumların da işi olduğunu söyleyebiliriz. İklim değişikliği ile topyekûn bir mücadele yapılması lazım” açıklamalarında bulundu.
“Toprağın nüfus kâğıdı çıkarılmalı”
Amerika’nın 10 yılda bir toprağın nüfus kâğıdı çıkardığına atıfta bulunan Mersin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Aktaş, “Türkiye’nin tarım verileri doğru mu o belli değil, toprak, su verilerimiz yeterince yok. Amerika 10 yılda bir toprağın nüfus kağıdını çıkartıyor. Bu çok önemli bir rapor bizim toprak ne oldu, su kaynaklarımız ne durumda diye raporluyorlar. Bizde raporlarsak toprağımızı, suyumuzu ve iklimimizi daha iyi koruyabiliriz” dedi.
“Önlemler alınmazsa su kıtlığı yaşanacak”
Küresel iklim değişikliğinin, Çukurova bölgesinde hem ekonomik hem de sosyal alanlarda sonuçlar doğurabileceğini dile getiren Mersin Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Musa Yılmaz, uzun vadede sürdürülebilir tarım uygulamaları, su yönetimi stratejileri ve ekosistemlerin korunması gibi önlemler alınmazsa su kıtlığının yaşanabileceğini kaydetti.
Kaynak: https://www.dunya.com/surdurulebilir-dunya/tarimda-surdurulebilir-uygulamalar-gelistirilmeli-haberi-744503