Zor zamanlar olur
Nasıl çıkarsan içinden
Omurgan öyle şekillenir
Beni sorarsanız
Bazen cennet yeri
Bazen cehennemin dibi
Evim gibi, evim gibi…
Şarkıdaki dizeler hayat akışını ne güzel anlatır.
Hayatın içinde bizi zorlayan, canımıza okuyan, hayallerimizi uğurladığımız, içimizi burkan ne çok an var düşününce. Bir o kadar da şarkıdaki gibi: “Cennet yeri”.
İkisi de evimiz gibi.
Zor anlarda nasıl tepkiler veriyoruz? Bu neye göre şekilleniyor?
Gelen darbeye göre mi? Maçın kaçıncı dakikasında, kimden geldiğine göre mi?
Ya da psikologlardan çok sık duyduğunuz gibi:
‘Gelin çocukluğunuza inelim’ 🙂
Zannediyorum ilk dayanıklılık deneyimimizi annemizin karnından çıkarken veriyoruz. Annenin yanında ya da kucağında kendini güvende hisseden bebek, annesi ortadan kaybolduğunda ayrılma kaygısı yaşıyor.
Durun…Baştan alalım!
Amerikalı psikolog Mary Ainsworth , bundan yıllaaar önce John Bowlby ’nin geliştirdiği bağlanma stillerini çalışmış.
John Bowlby, bağlanma teorisinin kurucusu olarak biliniyor fakat Ainsworth, teoriyi geliştirmiş ve araştırmalarla desteklemiş.
Ainsworth, bağlanma stillerini tanımlamak için ‘Yabancı Ortam Deneyi’ ni kullanarak bebeklerin ve küçük çocukların bağlanma davranışlarını incelemiş. Aslında her birimiz ebeveynimizle olan ilişkilerimize bağlı olarak bir bağlanma stili geliştiriyoruz. Partnerinizin ve kendi bağlanma stilinizi belirlemeniz yetişkinlik döneminde ilişkilerde yaşadığınız zorlukları anlamlandırmanızı sağlar.
O zaman gelin bağlanma stillerine bir göz atalım:
Yapılan Deney, 12-18 aylık bebekler ve anneleri üzerinde gerçekleştiriliyor.
Deneyin temel amacı, bebeklerin anneleriyle olan bağlanma stillerini güvenli/ güvensiz (kaçıngan bağlanma, kaygılı bağlanma, düzensiz bağlanma) belirlemektir.
Bu deneyde bebeklerin annelerinden ayrıldığında ve geri döndüğünde verdikleri tepkiler dikkatle gözlemlenir.
Deneyde ilk olarak anne ve bebek oyuncaklarla dolu bir odaya girerler. Bir süre sonra odaya bebeğin ilk kez gördüğü bir yabancı girer. Birkaç dakika geçtikten sonra anne, bebeği yabancı ile yalnız bırakarak odadan çıkar.
Bu deney ile bebeğin anne odadan çıktıktan ve girdikten sonraki davranışlarını gözlemlemek, bu davranışları bağlanma kuramı etrafında incelemek amaçlanmıştır.
Güvenli bağlanan çocuklar, anneleri odadayken rahat ve güvende hissederler.
Odayı keşfetmeye hevesli olurlar ve oyuncaklarla oynamaya başlarlar fakat annelerinin varlığını kontrol eder, onunla düzenli olarak temas kurarlar. Anne, bu çocuklar için güvenli bir üs gibi işlev görür.
Anne odadan ayrıldığında, güvenli bağlanan çocuklar genellikle üzülür veya huzursuz olurlar. Bu tepki, çocuğun anneye olan bağlılığını gösterir.
Anne odaya geri döndüğünde, güvenli bağlanan çocuklar annelerini yeniden gördüklerinde çabucak sakinleşirler. Anne ile fiziksel temas kurar, kucağa alınmak isteyebilir ve eski huzurlarına kavuşurlar. Bu çocuklar, annenin geri döneceğine dair güvene sahiptir ve annelerinin varlığı onları hızlıca rahatlatır.
Güvenli bağlanan çocukların ebeveynleri genellikle çocukları ile daha çok vakit geçirir ve diğer bağlanma stillerindeki ebeveynlere kıyasla çocuğun ihtiyaçlarına daha hızlı ve tatmin edici yanıtlar verirler.
Bu çocuklar yetişkin olduklarında başkalarıyla derin ve anlamlı ilişkiler kurabilirler. Hem duygusal hem de fiziksel yakınlıktan keyif alır, bağlılık konusunda endişe duymazlar. Hem kendi ayakları üzerinde durabilir hem de gerektiğinde yardıma ihtiyaç duyduklarında bunu kabul edebilirler.
Kendilerini değerli ve sevilebilir hissederler. Bu da onlara ilişkilerinde güven verir. Diğer insanların duygusal ihtiyaçlarına karşı hassaslardır ve empati yetenekleri gelişmiştir. İlişkilerde anlayışlı ve destekleyicidirler. Sağlıklı sınırlar koyabilirler. Ne aşırı bağımlıdırlar ne de aşırı mesafeli… Dengeli bir bağlılık gösterirler.
Gelelim ıssız adam olarak bilinen bağlanma stiline😊
Kaçıngan bağlanan çocuklar, anneleri odadayken bile anneye karşı fazla ilgi göstermezler. Odada dolaşıp oyuncaklarla oynarlar, ancak anneye çok az başvururlar veya hiç başvurmazlar. Anne, onlar için ‘güvenli üs’ gibi görünmez.
Anne odadan ayrıldığında, kaçıngan bağlanan çocuklar genellikle çok az tepki verir veya hiç üzülmezler. Ayrılıktan dolayı belirgin bir sıkıntı yaşamazlar.
Anne odaya geri döndüğünde ise annelerine karşı ya ilgisiz kalır ya da onu görmezden gelirler. Annenin geri dönüşü, bu çocuklarda rahatlatıcı bir etki yaratmaz. Genellikle fiziksel temas kurmazlar veya kucaklanmak istemezler.
Kaçıngan bağlanma stiline sahip çocuklar, duygusal ihtiyaçlarının karşılanmadığını ya da reddedilmeyi deneyimledikleri için ebeveynlerinden duygusal ihtiyaçlarını talep etmekten vazgeçerler.
Bu bağlanma stiline sahip yetişkinler, başkalarına güvenmekte zorlanırlar ve içgüdüsel olarak “Bağlanmazsam, zarar da görmem.” tarzında bir içgörüye sahiptir.
Yakın ilişkilerde kontrolü kaybetmekten veya incinmekten korktukları için duygusal bağlardan kaçınabilirler. Bu sebepten ilişkilerde mesafeye önem verirler. Genellikle kendilerini bağımsız ve kendi başlarına yeterli olarak görürler.
Duygusal ihtiyaçlarını ifade etmekte zorlandıkları için kendilerini gizleme eğilimindedirler, bu da genellikle partneri tarafından duygusal yetersizlik veya ilgisizlik olarak algılanabilir.
Bu bireyler, bağımsızlıklarına büyük önem verirler ve başkalarına olan ihtiyaçlarını minimumda tutma eğilimindedirler. Çoğu zaman, destek veya yardım istemekten kaçınırlar.
Kaygılı bağlanma stilindeki çocukların ise anneye duyduğu güven tutarsızdır.
Anneleri odadayken bile huzursuz olabilirler ve odadaki oyuncaklarla oynamaktan çok annelerine yakın durmaya çalışırlar. Sürekli olarak annenin varlığına ihtiyaç duyarlar ve anneden ayrılmak istemezler. Bu çocuklar, anneleriyle etkileşimde tutarsız bir davranış sergileyebilir; bir yandan annelerine yakın olmak isterken, diğer yandan da öfke ya da direnç gösterebilirler.
Anne odadan ayrıldığında, kaygılı bağlanan çocuklar genellikle huzursuz olur ve yoğun bir şekilde ağlarlar. Annenin geri dönmeyeceğinden korkarlar, bu yüzden ayrılık onlar için aşırı derecede stresli olur.
Anne odaya geri döndüğünde, kaygılı bağlanan çocuklar hem annelerini yeniden görmekten mutlu olur hem de öfkeli veya dirençli davranışlar sergileyebilirler. Annenin kucağına alınmak isterler, ancak bu onları hemen sakinleştirmez. Çocuk, anne geri döndüğünde bile hâlâ tedirgindir ve kolayca rahatlamaz.
Kaygılı bağlanma, annenin tepkilerinin tutarsız olduğu, bazen sıcak ve duyarlı, bazen ise ihmalci olduğu durumlarda gelişebilir.
Kaygılı bağlanan çocuklar yetişkin olduklarında, genellikle romantik ilişkilerde aşırı bağlılık ve bağımlılık gösterebilirler. İlişkilerinde terk edilme veya reddedilme korkusu yaşarlar. Zaman zaman bu korkularını yönetmekte zorlanabilir ve sürekli olarak partnerlerinin kendilerine olan bağlılıklarını test edebilirler.
Başka bir bağlanma stilinde olan kişiler için küçük gibi görünen sorunlar veya belirsizlikler karşısında aşırı duygusal tepkiler verebilirler.
Sık sık güvensizlik ve stres yaşarlar. Bu durum, tartışmalara, ilişkilerde aşırı gereksinimlere ve çözülmemiş sorunlara neden olabilir.
Bu bireyler, kendilerine ve ilişkilerine karşı genellikle düşük bir öz saygıya sahiptir. Partnerlerinden sürekli olarak onay ve ilgi beklerler. Duygusal olarak yeterince desteklenmediklerini hissettiklerinde, endişeleri artabilir ve bu durum ilişkilerinde sık sık sorunlara yol açabilir.
Düzensiz bağlanan çocuklar ise tutarsız ve çelişkili davranışlarla karakterize edilir.
Bu çocuklar, anne odadan ayrıldığında veya geri döndüğünde belirgin bir strateji geliştirmezler. Davranışları düzensiz ve kafa karıştırıcıdır ve hatta bazen korkutucu olabilir.
Çocuk, anne odaya geri döndüğünde bazen ona yaklaşmak ister gibi görünür, ancak bir yandan da ondan kaçınır. Örneğin, anneye doğru giderken aniden yön değiştirebilir veya bir süre hareketsiz kalabilir.
Annenin dönüşüne kayıtsız kalabilir ya da korkmuş bir şekilde donabilir. Bazı çocuklar ise annenin varlığıyla huzursuz ve tedirgin hale gelebilir.
Çocuk, hem annenin varlığında hem de yokluğunda huzursuz, kararsız veya endişelidir. Bu çocuklar, duygularını düzenlemekte zorlanırlar ve genellikle güvensizdirler.
Düzensiz bağlanma stili genellikle bakım veren kişinin tutarsız, travmatik veya korkutucu davranışları sonucunda gelişir. Bu tür bir bağlanma stili, çocuğun bakım veren kişiye karşı hem güven hem de korku duymasıyla ortaya çıkar. Örneğin, anne bir an sevgi doluyken bir an sonra tehditkâr olabilir. Bu tutarsızlık, çocuğun güvenli bir bağlanma stratejisi geliştirmesini engeller.
Düzensiz bağlanma stiline sahip olan yetişkinler, ilişkilerde çelişkili ve düzensiz davranışlar sergileyebilirler. Duygusal bağ kurmakta zorlanabilir, istikrarsızlık yaşayabilir ve hem yakınlık hem de uzaklık arasında gidip gelebilirler.
Düzensiz bağlanma stili, erken yaşlarda müdahale edilmezse, yetişkinlikte psikolojik sorunlara yol açabilir ve genellikle terapötik destek gerektirir.
Güvensiz bağlanma stillerinden birine sahip bir insan bağlanma stilini güvenli hale getirebilir mi? Evet getirebilir. Bu değişim ise çaba, zaman, farkındalık ve bazen uzman desteği gerektirir.
Instagram
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Kaynak: https://onedio.com/haber/hangi-baglanma-stili-sensin-1242658