Fikret AYDEMİR
Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı talebi üzerine “Sivil Toplum Diyaloğu ve Sivil Toplum Destek Programları Değerlendirme Raporu” hazırlayan Liverpool Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özge Zihnioğlu, çalışmasının sonuçlarını DÜNYA’ya değerlendirdi…
“Sivil Toplum Diyaloğu ve Sivil Toplum Destek Programları Değerlendirme Raporu” hazırlamanızı sizden kim istedi?
Amaç neydi? Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı benden böyle bir çalışma yapmamı istediler. Sivil Toplum Diyaloğu ve Sivil Toplum Destek Programları’nın programlamadan bitiş sonrası değerlendirmeye kadar olan süreci dışardan bir gözle incelememi istediler.
Avrupa Birliği, demokratik reformların aday ülkelerde sağlam temellere oturması için güçlü bir sivil toplumun gerekli olduğunu kabul eder. Ayrıca, katılım sürecinin fırsatlarını değerlendirebilmek ve karşılaşılan zorlukların üstesinden gelebilmek için sivil toplum kuruluşlarını (STK), katılım sürecinin etkili birer paydaşı olarak görür. Bu nedenle, AB, Türkiye gibi aday ülkelerdeki STK’ların gelişmelerine ve güçlenmelerine destek sağlamak amacıyla farklı mali kaynaklar aracılığıyla yardım sunar.
Bu raporla, özellikle son dönemde uygulanan Sivil Toplum Diyaloğu V-VI ve Sivil Toplum Destek Programı II-III’ün programlama ve bu programlar altında yürütülen projelerin değerlendirme, uygulama, proje süresi boyunca ve sonrasında izleme süreçlerinin değerlendirilmesini amaçladım. Bu inceleme sonuçlarından elde edilen bulguların ve sunulan önerilerin, gelecekteki sivil toplum hibe programlarının daha etkili bir şekilde tasarlanması ve yürütülmesi için yol gösterici olması hedefledim. Bu rapor, son dönemde uygulanan projelerin ve programların deneyimlerinden öğrenmek ve sivil toplumun daha iyi desteklenmesine katkı sağlamak amacıyla hazırladım.
“Bazı gruplar dışlanabilir ya da başvurmak istemeyebilirler”
AB sübvansiyonları, kredileri, hibeleri ne kadarlık bir miktardan bahsediyoruz? Ve Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları bunların ne kadarını kullanıyor?
Gelen miktarlar değil ancak projeleri ne kadar efektif ve etkili kullandığımız, projeden projeye değişiklik gösteriyor. Etkili olmalarında belli başlı sorunlar var, programlamanın gecikmesi gibi. Bundan dolayı fonlar her zaman efektif kullanılamayabiliyor. Bazı fonlar gecikebiliyor gördüğüm kadarıyla. Projelerin hepsi etkili olamayabiliyor. Ama bu fonun kullanılmasından ziyade projelerin ne kadar etkili olduğuyla ilgili bir durum.
Bu durumun nedenleri nelerdir?
Projelerin yazımında hata olabiliyor. Projelerin efektif olarak kullanabilmesi için en önemli şey sürdürülebilirlik. Sürdürülebilir olması için, örneğin partner olmayan bir kamu kurumuna belirli hedefler yüklenebiliyor. Ve bu kamu kurumu projeyi sahiplenmezse proje sürdürülemiyor. Fon bittiğinde de proje bitiyor ve efektif kullanılmış olmuyor fonun.
Bir sivil toplum kuruluşunun AB fonlarından yararlanabilmesinin ideali nedir?
Bir mükemmel fon kullanımı tanımı yok. Avrupa Birliği proje bazlı destek veriyor. Operasyonel destek, çekirdek destek dediğimiz destek fonu verip, ihtiyaç gördüğü yerde kullanabildiği fonlar var. Farklı modeller var. Türkiye’deki sivil toplum, çok çeşitli. Herkesin ihtiyacı farklı. Örneğin, İktisadi Kalkınma Vakfı’nın ya da TÜSİAD’ın ihtiyacı bir yerde, Anadolu’daki bir köyde faaliyet gösteren yerel bir derneğin ihtiyacı, parayı nasıl kullanacağı farklı. Ya da bir vakfın ihtiyacı farklı, resmi bir yapısı olmayan grubun ihtiyacı farklı. Dolayısıyla “mükemmel bir model var ve böyle desteklenir” demek çok zor. Çeşitliliği göz önünde bulunduracak, farklı farklı büyüklükte ve çeşitlilikte fon mekanizmaları olması gerekiyor.
Raporunuzda “kutuplaşma”dan da bahsediyorsunuz. Bu kutuplaşma da etkili mi fon kullanımında?
Projelerin daha etkili olmasını etkileyen bir faktör bu kutuplaşma. Yani yaptığımız çalışmaların toplumun mümkün mertebe geneli tarafından duyulmasını, bilinmesini ve sahiplenmesini istersiniz. Ancak, farklı kişilere farklı gruplara konuşamıyor ulaşamıyorsanız ve tarafları bir araya getiremiyorsanız bu tabi ki projenin etkisini azaltabilecek bir durum.
Fonları için daha önce STK’lar AB’ye doğrudan müracaat edip alabiliyorlardı. Şimdi ise bu başvuruların AB Başkanlığı aracılığıyla yapılması gerekiyor. Bu durum bazı projelerde zorluk teşkil edebiliyor mu?
Eskiden doğrudan Brüksel’e proje başvurusu yapılıyordu şimdi merkezileştirildi. Bazı projelerde odak farkı oluşturdu bu durum. AB’nin önceliği daha hak temelli projelere öncelik vermek, onlar daha fazla desteklenebilir. Bakanlık üzerinden verildiğinde de kamu kurumlarından geldiği zaman bazı gruplar dışlanabilir. Veya bazı gruplar başvuru yapmak istemeyebilir. Her iki durumunda farklı artısı ve eskisi var.
“Küçük STK’lara verilen desteğin etkisi daha büyük”
Genel bir değerlendirme yapmanızı istesem, sivil toplumu destekleme projelerini nasıl buluyorsunuz?
Projeler 2000’li yılların başından beri veriliyor. Benim değerlendirdiklerim daha ziyade katılım öncesi mali yardım. Avrupa Birliği’nin başka kanallardan verdiği, Türkiye’deki sivil toplum için başka kaynaklar da var. Birçok yerde aslında sivil toplumun faaliyet gösterebilmesi için çok önemli katkılar veriliyor, özellikle yerelde. Bu çalışmada değil başka ama başka araştırmalarımda gördüğüm, yerelde görünürlükleri çok arttıran bir durum. Özellikle küçük STK’larda etkisi çok daha büyük oluyor. Büyük STK’ların zaten yaptığı birçok şey var, zaten biliyoruz. Ama küçük bir ilçede, kasabada faaliyet gösteren küçük yerel STK’nın kendi bölgesinde görünürlüğünü ve etkisini inanılmaz arttırıyor. Yereldeki etki ve sahiplenme çok büyük olabiliyor.
Kapsayıcılık ve destek modelleri
– Programların farklı kanallardan duyurulmalı.
– Programların tasarlanması sürecine mevcut hibe alan STK’ların yanı sıra daha geniş bir sivil toplum kesiminin katılımının sağlanmalı.
– Program çağrılarının belirli periyotlara oturtulması veya başvuru sürelerinin uzatılmalı.
– Çekirdek (operasyonel) fonlar, performansa bağlı destek, esnek fonlar gibi farklı destek modellerinin gündeme alınmalı.
– Hibe programlarının bürokratik yükünün azaltılmalı.
Genel bağımsız değerlendirme
Sivil Toplum Diyaloğu ve Sivil Toplum Destek Programları Değerlendirme Raporu’nda, gelecekteki yeni programların geliştirilmesi için aşağıda özetlenen öneriler sunuluyor:
● Proje ve programların bitiminde yapılan değerlendirmelerin, hibe programlarının programlanmasında veya uygulamasında yer almamış, bağımsız kişi veya kurumlar tarafından yürütülmeli.
● STK temsilcilerinin cevaplarının anonim olarak alınması ve/veya kullanılmalı.
● Projelerin başarısını ölçmeye yönelik soruların daha dolaylı bir şekilde hazırlanmalı.
● Farklı sorularla çapraz kontrol yapılmalı.
● Programlama ve uygulamada yer alan paydaşların değerlendirmelerde saptanan sorunları aşmak için ne tür önlemler alacaklarına dair bir öz değerlendirme yapmalı ve uygun stratejiler belirlemeli.
●Alınan önlemlerin veya yapılan değişikliklerin nedenleri ile birlikte paylaşılmalı.
● STK’ların projelerinin sonuçlarını ve süreçlerini düzenli olarak öz değerlendirmeye tabi tutmalı.
● Projelerin tamamlanmasının ardından birkaç yıl sonra değerlendirmeler yapılmalı.
Kaynak: https://www.dunya.com/ekonomi/avrupa-birligi-fonlari-merkezilestirildi-haberi-729013