İşe gidiş-geliş süresi, profesyonel hayattaki gri alanlardan biri. Hem bu konuya dair işe giriş aşamasında net bir açıklamanın yapılmaması hem de iş hukuku konusundaki belirsizlikler, her gün işte geçirilen süreye dair soru işaretleri yaratıyor.
O halde gelin, bu gri alana biraz daha yakından bakalım ve işe gidiş-gelişin çalışma süresine dahil olup olmadığını birlikte öğrenelim.
Günlük işe gidiş geliş süreleri işe alımlarda genellikle ihmal edilir.
İlk önce fazla mesainin ne olduğunu kavramak önemli.
İşe gidiş gelişte harcanan süreye geçmeden önce ‘fazla mesai’ tanımının doğru yapılması gerekir. Nitekim, 4857 sayılı İş Kanunu gereğince haftalık 45 saati aşan her dakika ekstra mesaiye girer. Dolayısıyla çalışanların, fazladan çalıştıkları her saat başına, normal saatlik ücretlerinden %50 fazlasını almaları yasal haklarıdır.
Fazla mesaiye giren saatlerin karşılığı her zaman ücret olmak zorunda değil.
Aynı kanunun 41. maddesi gereğince, çalışan kişi isterse bu ekstra süreyi ücret yerine tatil olarak da talep edebilir. Bu doğrultuda, fazladan çalışılan her saat karşılığında 1 saat 30 dakikalık serbest zaman kullanımı getirmelidir. Dolayısıyla çalışanlar, hak ettikleri serbest zamanları biriktirerek tek seferde kullanabilirler. Ancak buradaki önemli konu, bu kuralın 6 aylık zaman dilimi için geçerli olmasıdır. Yani, ekstra mesainin ücrette kesinti olmadan tatile dönüşmesi için süreyi 6 aydan uzun tutmamak gerekir.
Peki iş yolculuğu fazla mesaiye girer mi?
Fazla mesai denilince ilk akla gelen ofiste geçirilen uzun çalışma saatleridir. Ancak duruma göre, işe ulaşım için harcanan süre de ekstra mesai olarak kabul edilebilir. Çünkü çalışanlar, iş yolculukları esnasında aslında işverenin emir alanına dahil edilirler. Maaşlara veya sözleşmelere ulaşım ücretlerinin eklenmesi de bu süreyi, yasal olarak işe dahil eden etmenler arasındadır.
İşe yolculuk süresi tam olarak serbest bir alan değildir.
Sıradan bir işe ulaşım süresi iş akışını etkileyen ve randevu planlarını değiştiren bir durumdur. Bu sırada çalışanlar işveren talimatlarına uygun saatlerde işe ulaşmak için belirli yönergeleri takip ederler. Bu sebeple de yolculuk süresi aslında, çalışanın kendi isteği doğrultusunda planlayamadığı bir süreçtir.
Çalışanın kendi ihtiyaçlarından bağımsız hareket ettiği ulaşım esnasında net bir özgürlükten bahsedilemez.
4857 sayılı kanun gereğince, seyahat ve konaklama hususları genel olarak iş saatlerine dahildir. Özellikle işveren tarafından başka bir yerde çalıştırılma veya başka bir alanı kontrol etme durumları söz konusu olduğunda, bu konudaki belirsizlikler net bir şekilde çözümlenebilir. Çünkü ulaşım, doğrudan işveren talebiyle gerçekleşmiş olur. Bu da çalışanın mesai içinde olduğunu gösterir.
Ancak yolda geçirilen sürede ikili bir ayrım da yapılabilir.
Bunlardan ilki, seyahat gerektirmeyen ve genellikle ofiste çalışan kişilerin yaptığı yolculuklardır. Diğeri ise işin niteliği gereği sürekli seyahat eden ve yolda olan kişilerin aktiviteleridir. Yargıtay tarafından yasal olarak iş saatlerine dahil edilen ise ikinci tanımdır. Çünkü arada yapılan sözleşmede belirtilmediği sürece çalışan, işverenin istediği saatlerde işyerinde olacağını kabul etmiş durumdadır. Bu da yolculuk esnasında geçirilen süreden herhangi bir hak talep edilmesini önler.
İşe ulaşım için uzun saatlerin geçirilmesi gereken durumlarda işveren ile anlaşmaya varmak önemlidir.
Belirtilmediği takdirde, bu durum çalışan için büyük bir külfet haline gelebilir. Ulaşım ücretleri, servisler veya diğer şartlar göz önünde bulundurularak yapılan bir anlaşma tarafların haklarını korumaya yardımcıdır. Bu nedenle çalışma saatlerinin esnek olmadığı işyerlerinde, çalışanların bu şartları önceden araştırarak işveren ile görüşmesi en doğrusudur.
Kaynak: https://onedio.com/haber/ise-gidis-suresi-calisma-saatine-girer-mi-is-kanunu-ile-ilgili-calisan-ve-yoneticilerin-bilmesi-gerekenler-1218631