Romantik komedi tutkunları, bu liste tam size göre!
Duygusal anlarla gözlerinizi yaşartıp, bir sonraki sahnede kahkahalarınıza engel olamayacağınız, kaliteli romantik komedi filmlerini siz değerli sinema severler için özenle bir araya getirdik. Eğer siz de ‘Acaba bugün hangi filmi izlesem?’ diye düşünüyorsanız, bu özenle seçilmiş filmlere mutlaka bir göz atmanızı öneriyoruz.
Kaynak: https://www.vanityfair.com/hollywood/…
30. Something’s Gotta Give (2003)
29. Enchanted (2007)
28. Fire Island (2022)
27. Amélie (2001)
26. The Big Sick (2017)
Kumail Nanjiani’nin yıldızı parladığı ve gerçek hayatta eşi olan Emily V. Gordon ile birlikte senaryosunu yazdığı, son dönemin en etkileyici romantik komedilerinden biri olan bu film, çiftin kendi yaşamlarından esinlenmiştir.
25. The Half of It (2020)
Netflix, son yıllarda ‘Set It Up’ ve ‘To All the Boys I’ve Loved Before’ gibi popüler filmlerin yayın haklarını alarak romantik komedi türünü yeniden popüler hale getirdi. Ancak, 2004 yılında büyük beğeni toplayan ‘Saving Face’ filminin yönetmeni Alice Wu’nun son eseri ‘The Half of It’, belki de en çok ihtiyaç duyulan film oldu. Bu film, Cyrano’nun hikayesinden esinlenerek, lise öğrencisi Ellie Chu’nun (Leah Lewis), okulun popüler sporcu çocuğu (Daniel Diemer) ile aynı kıza (Alexxis Lemire) aşık olmaları ve bu kızın kalbini kazanmaları için birlikte çalışmalarını konu alıyor.
24. Harold and Maude (1971)
Hal Ashby’nin yönetmenliğini yaptığı, hayatı dolu dolu yaşayan bir komedi filmi geliyor. Bu filmde, Bud Cort, dünya görüşünü ölüme olan takıntısıyla şekillendiren, zorlu bir genç olan Harold’ı canlandırıyor. Ancak, Ruth Gordon’un canlandırdığı, hayatın güzelliklerini kabul etmesi için Harold’a baskı yapan enerjik bir yaşlı kadın olan Maude karakteri sahneye çıkana kadar durum böyle. Film, adı geçen karakterler gibi, hem tatlı hem de acı bir şekilde bu iki karakterin tuhaf dostluğunu anlatıyor.
23. How Stella Got Her Groove Back (1998)
Stella, 40’lı yaşlarında, San Francisco’da yaşayan ve borsa simsarlığı konusunda oldukça başarılı bir kadındır. New York’tan cana yakın arkadaşı Delilah’ın ısrarıyla, hak ettiği lüks bir tatil için Jamaika’ya gider. Ancak tatilinde hiç beklenmedik bir şekilde aşkla karşılaşır. Stella’nın hikayesi, iş hayatındaki başarısının yanı sıra kişisel yaşamındaki sürprizleri ve aşkı da içerir. Kendi dünyasının dışına çıkmaya cesaret eden ve hayatın getirdiği sürprizlere açık olan bir kadının hikayesidir. Stella’nın yaşamı, bir yandan San Francisco’nun hızlı ve rekabetçi borsa dünyasında geçerken, diğer yandan New York’tan eski dostu Delilah ile sürdürdüğü dostluğu ve Jamaika’da karşılaştığı beklenmedik aşkı anlatır. Bu hikaye, hayatın her anında sürprizlerle dolu olduğunu ve aşkın en beklenmedik yerlerde karşımıza çıkabileceğini gösteriyor. Stella’nın hikayesi, işinde ne kadar başarılı olursa olsun, insanın kişisel yaşamında da mutluluğu bulmasının önemini vurguluyor.
22. The Apartment (1960)
‘The Apartment’ filmi, ilk bakışta bir romantik komedi gibi görünebilir, ancak detaylara dikkatlice bakıldığında, aslında trajik bir hikayeyi anlatan bir komedi olduğunu görebiliriz. Film, evli bir erkeğe aşık olan bir kadının yaşadığı zorlukları ve tuzakları gözler önüne sererken, aynı zamanda görünürde ‘iyi adam’ olan bir karakterin, üzerinde çalıştığı kötü niyetli kişilerin gizli cinsel hayatlarını kolaylaştırmasına izin verdiği bir hikaye anlatır.
21. The Wedding Banquet (1993)
Bu film, geleneksel aile değerlerine saygı göstermek adına bir kadınla görücü usulü evlenmeyi kabul eden, ancak uzun süredir bir erkekle ilişkisi olan bir Tayvanlı’nın hikayesini anlatır. Durum zaten karmaşıkken, gelin adayının, korumaya çalıştığı sırrı ifşa etmesiyle daha da içinden çıkılmaz bir hal alır. Hikaye, 1993 yılı için oldukça sarsıcı ve beklenmedik bir sonla devam eder.
20. Four Weddings and a Funeral (1994)
Charles, Londra’da yaşayan bir adamdır ve utangaç bir kişiliğe sahiptir. Aşka dair umutlarını yitirmiş ve evlilik fikrini aklından çıkarmıştır. Çünkü her düğüne katıldığında, bu düşünceden daha da uzaklaşmaktadır. Ancak, bir düğünde Amerikalı Carrie ile karşılaşır. Carrie, son derece çekici bir kadındır ve Charles, ona karşı koymaya çalışsa da başarılı olamaz. Bir cenaze ve üç düğün sonrasında, Charles’ın Carrie’ye olan aşkı artık inkar edilemez bir hal alır. Bu durum, Charles’ın hayatında büyük bir değişiklik yaratır ve ona aşkın hala var olduğunu hatırlatır.
19. Moonstruck (1987)
‘Moonstruck’ adlı bu filmde, Norman Jewison yönetmenliğinde, Cher, Brooklyn’deki aile evinde yaşayan İtalyan-Amerikalı bir dul kadını canlandırıyor. Bu karakter, nişanlısının Nicolas Cage tarafından canlandırılan küçük erkek kardeşine aşık oluyor. Cher, kendisinin sınırlı bir oyunculuk yelpazesine sahip olduğunu ve gerçek hayattaki kişiliğinin sadece farklı varyasyonlarını oynadığını düşünse de, Loretta Castorini karakterindeki performansı, onun ‘sınırlı yelpaze’ algısının aksine bir durum olduğunu gösteriyor.
18. The Shop Around the Corner (1940)
Alfred Kralik (James Stewart’ın canlandırdığı karakter), 1930’ların Budapeşte’sinde bir perakende mağazasında satış müdürü olarak hizmet vermektedir. On yıldan fazla süredir bu mevkide çalışan Kralik, meslektaşlarıyla birlikte, cimri ve sinirli bir kişiliğe sahip olan patronları Hugo Matuschek’in sert yönetim tarzı altında çalışmaktadır. Bu durum, çalışanların Matuschek’ten sürekli olarak çekinmelerine ve işlerini titizlikle yerine getirmelerine neden olmaktadır.
17. The 40-Year-Old Virgin (2005)
40 yaşındaki Andy, hayatında hiç cinsel deneyim yaşamamıştır. Ancak bu durum, yaşamının diğer alanlarında başarılı olmasına engel olmamıştır. Bir elektronik mağazasında çalışan Andy, aynı zamanda bir çizgi roman koleksiyoncusudur. Kendi zevkine göre dekore ettiği bir evde yaşar ve güvendiği arkadaşları vardır. Bir gün, arkadaşları Andy’nin cinsellik konusundaki sorununu çözmeye karar verirler. Ona destek olmaya ve özgüvenini artırmaya çalışırlar. Ancak Andy, bu çabalardan etkilenmez. Ta ki, üç çocuk annesi olan Trish ile tanışana kadar. Arkadaşları, Andy’nin sonunda cinsel yaşamına adım attığını düşünürken, Andy ve Trish’in ‘seks olmayan’ bir ilişki kurduklarını öğrenirler.
16. Down with Love (2003)
Barbara Novak, kendi çağının en ilgi çekici yazarlarından biridir. Feminist romanları ilk dönemlerinde yayımlanmış ve bu eserler, onu kadınların gözünde bir idol haline getirmiştir. Novak, birine aşık olmanın ve kısa sürede sıradan bir bağımlıya dönüşmenin karşısında dururken, aynı zamanda erkeklerle kurulan ilişkilerin sadece ‘seks’ düzeyinde olması gerektiğini savunmaktadır. Diğer tarafta Catcher Block, son derece karizmatik bir gazetecidir. Novak’ın bu takıntılarını öğrenir öğrenmez, bu kadını baştan çıkarmak için ne gerekiyorsa yapmaya karar verir.
15. Sleepless in Seattle (1993)
Filmde genç Gaby Hoffmann’ın erken gelişmiş iChat öncesi dili ve Meg Ryan’ın canlandırdığı Annie karakterinin gazetecilik azmi ön plandadır. Annie, Google ve LexisNexis gibi modern araçların olmadığı bir dönemde bile, Seattle’daki ‘Bay Uykusuz’un izini sürmeyi başarır.
14. My Best Friend’s Wedding (1997)
Julianne Potter ve Michael O’Neal, uzun bir süre boyunca kimseyle evlenemezlerse birbirleriyle evlenme taahhüdünde bulunurlar. Ancak, durumlar değiştiğinde Michael, Kimberly Wallace ile evlenme kararı alır. Bu durum, Julianne’ı kıskançlıkla doldurur çünkü aslında ona karşı derin bir aşk beslemektedir. Bu nedenle, Julianne, Michael’ın evlilik planlarını bozmak için harekete geçer. Bu, onun kıskançlıkla dolu bir aşk hikayesine dönüşür ve onu, Michael’ın evlilik planlarını engelleme çabalarına iten bir dizi olaya sürükler. Michael’ın evlilik planlarını bozma çabaları, Julianne’ın aşkını daha da büyütür ve onu bir dizi karmaşık durumla karşı karşıya bırakır. Bu durumlar, Julianne’ın aşkını ve kıskançlığını daha da derinleştirir ve onu, Michael’ın evlilik planlarını bozmak için daha da kararlı hale getirir. Bu, Julianne’ın aşkını ve kıskançlığını daha da derinleştirir ve onu, Michael’ın evlilik planlarını bozmak için daha da kararlı hale getirir.
13. His Girl Friday (1940)
Cary Grant ve Rosalind Russell, ünlü yönetmen Howard Hawks’un yönettiği bu hızlı tempolu ve absürt gazeteci komedisinde başrolde yer alıyorlar. Bu film, listemizdeki diğer romantik komedilere kıyasla daha eski olmasına rağmen, birçok yönüyle zamanının ötesindeydi. Film, Grant ve Russell arasındaki kimyanın yanı sıra, medya dünyasının romantizmini de hızlı ve esprili aşk diyaloglarıyla harmanlıyordu. Rosalind Russell’ın canlandırdığı karakter, haberler konusunda keskin bir zekaya sahip ve aynı derecede yetenekli bir gazeteci olarak betimleniyor.
12. Coming to America (1988)
Eddie Murphy, 1980’lerde ‘Trading Places’ ve ‘Beverly Hills Cop’ gibi bir dizi popüler komedi filminde rol aldı. Ancak, hiçbir film onun ‘Coming to America’ filmindeki performansını yakalayamadı. Bu filmde, Murphy, Afrika’daki yaşamından memnun olmayan ve kendisine eşit bir eş bulmak için Queens, New York’a giden kraliyet varisi Prens Akeem karakterini canlandırdı. Makyaj sanatçısı Rick Baker’ın protezleri sayesinde Murphy ve rol arkadaşı Arsenio Hall, Shari Headley’nin de içinde bulunduğu filmde birden fazla karakteri canlandırdılar. ‘Coming to America’ filminin kalıcı popülaritesi, 2021’de bir devam filmi yapılmasına yol açtı ve bu, orijinal filmin büyülü sinerjisini daha da güçlendirdi.
11. The Princess Bride (1987)
William Goldman’ın eserinden beyazperdeye aktarılan bu film, bir kahramanın elinden güzel bir prensesi kurtarma sürecini fantastik bir dille anlatıyor. Filmde, büyükbaba tarafından torununa aktarılan, aşılmaz engellerle dolu bir aşk hikayesi işleniyor. Bu hikaye, izleyicisine hem aşkın hem de kahramanlığın sınırlarını zorlayan bir macera sunuyor. Bu film, izleyicisine, hayatın zorlukları karşısında dahi aşkın ve cesaretin her zaman galip geleceği mesajını veriyor. Kendine has anlatımı ve etkileyici kurgusuyla, izleyicisini baştan sona büyüleyen bir film.
10. Broadcast News (1987)
James L. Brooks’un yazıp yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği, yedi kez Oscar’a aday gösterilen ‘Broadcast News’ filmi, Amerikan gazeteciliğinin yavaşça düşüşünü anlatırken, aynı zamanda bir aşk hikayesi sunuyor. Film, Holly Hunter’ın canlandırdığı Güneyli bir karakteri merkeze alır ve onun kariyerine odaklanan üç gazeteci arasındaki karmaşık ilişkileri anlatır. Bu üçlü, sektöre olan hayranlıkları ve kendi aralarındaki empatik aşk üçgeni nedeniyle kalp kırıklığına uğrayacak bir yola girerler.
9. Love & Basketball (2000)
Gina PrinceBythewood tarafından yönetilen ve başrollerinde Sanaa Lathan ve Omar Epps’in yer aldığı ‘Love & Basketball’ adlı film, basketbol temalı bir peri masalı niteliğinde ve izleyicilerin karşı koyamadığı, hemen yeniden izlemek istediği bir yapıt. Lathan, filmde Monica Wright karakterine hayat veriyor. Monica, komşusu ve çocukluk arkadaşı Quincy’ye aşık olan bir basketbol oyuncusu. Quincy karakterini ise Omar Epps canlandırıyor.
8. Notting Hill (1999)
William Thacker, Batı Londra’nın eklektik ve renkli mahallesi Notting Hill’de yaşayan bir adamdır. Eski eşiyle olan evliliğinin sona ermesinin ardından, hayatını biraz egzantrik bir karakter olan Spike ile aynı evi paylaşarak sürdürmektedir. William, Notting Hill’in kalbinde, hareketli Pazar caddesi Portobello Road’da bir kitapevi işletmektedir.
Hayatı, bir gün dünya çapında tanınan ve sevilen bir film yıldızı olan Anna Scott’un dükkanına adım atmasıyla bir anda değişir. Bu beklenmedik ziyaret, William’ın hayatında bir dizi komik ve beklenmedik olayların yaşanmasına sebep olur. Bu olayların sonucunda ise, Anna ve William arasında bir ilişki başlar. Bu ilişkinin gelişimi, hem William’ın hem de Anna’nın hayatlarında büyük bir dönüşüm yaratır.
7. It Happened One Night (1934)
New York’a doğru yolculuk ederken, Ellie Andrews (Claudette Colbert) Peter Warne adında işsiz bir gazeteciyle (Clark Gable) tanışır. Bu rastlantısal buluşma, otobüslerinin arıza yapması sonucu beklenmedik bir otostop macerasına dönüşür. Bu süre zarfında, Peter ve Ellie sürekli birbirleriyle çatışırken, Peter aynı zamanda yaşadıkları bu olağanüstü deneyimleri yazıp, bu sayede bir iş bulmayı planlamaktadır. Ancak, durumlar Ellie’nin zengin ve kaçak varis olduğunu ve Peter’ın kendine has gazeteci tavrını ortaya çıkardıkça değişir. İkili arasında beklenmedik bir aşk filizlenir ve bu durum tüm planları alt üst eder.
6. What’s Up, Doc? (1972)
Kendini işine adamış ve biraz dağınık olan Profesör Howard Bannister, araştırma bursunu kazanabilmek için San Francisco’ya geldiğinde, hayatının Judy Maxwell adlı genç bir kadın tarafından altüst edileceğini hiç tahmin etmemiştir. Judy’nin nerede olursa olsun, etrafına kaos ve karmaşa saçma yeteneği vardır. Bu durum, Profesör Bannister’ın hayatını beklenmedik bir şekilde etkiler. Ancak bu karmaşanın içinde, belki de Profesör Bannister’ın hayatına yeni bir bakış açısı getirecek olan bir şeyler bulunabilir. Bu hikaye, hayatın beklenmedik sürprizlerini ve karmaşanın içinde bile bir düzen bulmayı anlatıyor.
5. Roman Holiday (1953)
Bu film, ‘Prens ve Ben’den Netflix’in ‘Prensesin Değişimi’ serisine kadar birçok yapıma ilham kaynağı olmuştur. Bu tanıdık hikaye, Audrey Hepburn’ün canlandırdığı Prenses Ann karakterinin, Roma’nın büyülü atmosferinde bir maceraya atılmak için altın kaplı sarayından kaçışıyla başlar. Macerası sırasında, Amerikalı gazeteci Joe Bradley ile karşılaşır. Joe, Gregory Peck tarafından canlandırılan bu karakter, prensesle olan karşılaşmasını patlayıcı bir makale için mükemmel bir fırsat olarak görür.
4. Groundhog Day (1993)
‘Groundhog Day’, romantik komedilere normalde burun kıvıranlar için ideal bir film. Bu film, en sert eleştirmenin bile kalbini yumuşatabilir. Filmimizin başkahramanı Phil Connors, son derece huysuz bir hava durumu sunucusu. Yıllık bir ritüel olan ve bir köstebeğin gölgesini aradığı Punxsutawney, PA’ya gönderilir. Bu rol, Bill Murray için adeta biçilmiş kaftan olabilir. Hayatın monotonluğundan bıkmış olan Phil, önceki 24 saati tekrar tekrar yaşamak zorunda kaldığı bir zaman döngüsüne sıkışıp kalır. Bu durum, her gün yapımcısı Rita tarafından reddedilmesi anlamına gelir.
3. Bridget Jones’s Diary (2001)
Bridget, otuz iki yaşına basmış olmasına rağmen, hayatını istediği gibi düzene sokamamış ve arzuladığı kişiyi henüz bulamamıştır. Kendisini daha iyi tanıyabilmek ve hareketlerini daha etkin bir şekilde yönetebilmek amacıyla bir günlük tutmaya karar verir. Ancak bu süreçte, kalbini çalan iki erkek arasında tercih yapmak zorunda kalır. Bu erkeklerden biri, dürüstlüğü ve doğru kararlarıyla Bridget’ı etkileyen biridir. Diğeri ise, güvenilir olmamasına rağmen çekiciliğiyle Bridget’ın ilgisini çeken bir adamdır. Bridget Jones, bu durum karşısında ne yapacağını bilemez hale gelmiştir.
2. 10 Things I Hate About You (1999)
Bu film, gençlik ve romantik komedi türlerinin kesişiminde yer alıyor. Ancak, bu eseri sıradan bir lise dramından ayıran şey, Julia Stiles ve merhum Heath Ledger’ın olgun performanslarıdır. Bu iki karakter, lise hayatının getirdiği hayal kırıklıklarını ve üniversiteye hazırlanmanın getirdiği ayrılık acısını mükemmel bir şekilde yansıtıyorlar.
1. Phantom Thread (2017)
Woodcock, sürekli bekar bir yaşam sürdüren bir adamdır ve hayatına giren kadınlarla dostluklar kurarak onlardan ilham alır. Ancak, genç ve iradeli bir kadın olan Alma Reynolds ile karşılaştığında durumlar başkalaşır. Alma, Reynolds’u etkisi altına almayı başarır ve kısa süre içinde onun en büyük ilham kaynağı haline gelir. Bu genç kadın, Woodcock’un hayatındaki kadınlar arasında öne çıkan bir figür olur ve onun hayatını, sanatını ve ilhamını şekillendirir. Woodcock’un Alma ile olan bu özel ilişkisi, onun hayatında ve yaratıcı sürecinde önemli bir dönüm noktası oluşturur.
Kaynak: https://onedio.com/haber/izlerken-hem-kahkahalara-bogan-hem-de-aglatan-gelmis-gecmis-en-iyi-romantik-komedi-filmleri-1217989