Bu kışın bir gününde, emekli bir mühendis olan 76 yaşındaki Bill, yerel markete doğru yürürken bir buz parçasına takıldı ve düşerek kalçasını kırdı. Üç gün sonra hayatını kaybetti. Bill’le 35 yıldır evli olan 60 yaşındaki eşi Margaret, derin bir üzüntüyle yıkıldı. Keder onu tüketip içine kapandı ve giderek depresyona sürüklendi. Birkaç gün sonra Margaret duygusal acıya dayanamayarak kardiyoloğunun ‘Kırık Kalp Sendromu’ olarak adlandırdığı hastalıktan dolayı hastanede yaşamını yitirdi. Peki kırık bir kalp, fiziksel ve duygusal stresin bir sonucu olarak gerçekten ölümcül sonuçlara yol açabilir mi? Detaylar haberimizde…
Kaynak: https://www.psychologytoday.com/intl/…
Kırık kalp sendromu ilk olarak 1990 yılında Japonya’da tespit edilmiştir.
Kırık Kalp Damar Sendromu ağırlıklı olarak menopoz sonrası kadınlarda görülür.
Kırık Kalp Sendromunun görülme sıklığı ve yaygınlığı artıyor gibi görünmektedir.
Etiyoloji açısından kardiyologlar bu durumu şöyle açıklamaktadır:
“Kalbi kaldıramadı”, “Kalbinin sesini dinle” ve ” Kalp kırgınlığı” gibi kalple ilgili yaygın ifadeler ve metaforlar, kalbin biyolojik bir pompadan daha fazlasını temsil ettiğine dair kolektif bir anlayışı yansıtmaktadır.
Kalp, içsel sinir sistemiyle hafızayı korumaktadır.
Bu bulguları destekler şekilde, Buenos Aires, Arjantin ve Teksas’ta yapılan çalışmalarda araştırmacılar, kalp aktivasyon ritimlerindeki değişikliklerin, bu değişikliklere neden olan tetikleyici ortadan kalktıktan uzun süre sonra da devam ettiğini göstermiştir.
Bu çalışmalar ve benzerleri kalp ve beyin arasındaki yakın bağlantının varlığını kanıtlamaktadır.