Tülay TAŞKIN
İstihdamın artarak devam etmesi, tüccar ve sanayicinin işlerini sürdürebilmesi için finansmana kolaylıkla ulaşım sağlanmalıdır. Parasal sıkılaşmanın kaçınılmaz olduğunu bir gerçek ancak bu sıkılaşmada tüccar ve sanayicinin ayrı konumlandırılması gerekmektedir” dedi.
ETO üyelerinin talep olarak en çok finansmana ulaşmak için artan maliyetleri dile getirdiğini belirten Metin Güler, bunun yanı sıra pos maliyetleri, banka komisyonları, ihracat finansmanı maliyetlerinin yüksekliğinin de firmaları zorladığını kaydetti. Kredi kartlarına getirilmesi planlanan sınırlamada tüccar ve sanayicinin muaf tutulması gerektiğini belirten Güler, firmaların ekonomideki gelişmelerden olumsuz etkilenmesine de dikkat çekti.
Bu yıl sıkı para politikası sebebiyle tüccar ve sanayicinin finansmana ulaşmasının daha da pahalılaşmasını beklediğini söyleyen Metin Güler, “Yüksek faiz nedeniyle ne yazık ki tüccarımız, sanayicimiz, esnafımız finansmana daha fazla maliyetle ulaşacak. Öte yandan ihracat geliri olmayan firmaların da dövizle borçlanmasının çok dikkat edilmesi gereken bir risk olduğunu söylemekte fayda var” dedi.
Geçtiğimiz yıl, ülke ekonomisinin yaşadığı en büyük sorunlardan birinin enflasyon olduğunu belirten Güler, “Türkiye hep alışık olduğu ve sürekli mücadele ettiği enflasyonu son yıllarda neredeyse unutmuştu. Ancak hem pandemi sonrasının etkileriyle dünyada artan emtia fiyatları, hem döviz açığı hem de döviz kuru yüksekliği gibi sebeplerin de etkisiyle geçtiğimiz yıl yükselen bir enflasyonla karşılaştık. Böyle bir ortamda da ne yazık ki hem vatandaşlarımızın hem de firmaların yani ekonominin bütün paydaşlarının bütçe dengesi bozuldu.
Hal böyleyken fiyat dengesinin şaştığı, işletmelerin kira ve enerji başta olmak üzere maliyetlerini öngörmekte zorlandığı, yüksek cirolar olmasına rağmen karlılığın azaldığı bir yıl yaşadık“ açıklamasında bulundu. Öte yandan ülke ekonomisi adına umut verici adımlar atıldığını söyleyen Metin Güler, “Fiyat istikrarını yakalamak amacıyla atılan adımların enflasyonun düşürülmesine katkı sağlayacağını düşünüyorum. Ancak enflasyonun eski günlerdeki gibi tek haneli rakamlara inmesi için de zaman gerektiğine inanmaktayım.
Türkiye çok güçlü bir ülke. Genç ve yetişmiş insan kaynağımızla, coğrafi avantajlarımızla, sürekli artan ihracatımızla ekonomideki geçmiş dönemdeki başarılarımızı önümüzdeki yıllarda yeniden yakalayabileceğimize inanıyorum. Hem ekonomi yönetiminin hem de Merkez Bankası’nın gelecek adına attığı adımların önümüzdeki yıllarda olumlu neticeler vereceğini düşünüyorum” dedi.
“Aramal üretimi desteklenmeli, yerli ikame artırılmalı”
Hem istihdamın hem de ihracatın artacağına inandığını ifade eden Güler, diğer taraftan ithalata bağımlılığı da azaltmak için teşviklerin gerekli olduğunun altını çizdi. Metin Güler, “Bu yıl hem ülkemizde hem de şehrimizde istihdamın artacağına inanıyorum.
Alınan tedbirlerle, döviz kurunun düşmesine, işsizliğe, cari açığın düşürülmesine öncelik verileceğini düşünüyorum. Hem ülkemizin hem de Eskişehir’in ihracatı artmaya devam ediyor. Son yıllarda gelişen ihracatımızın, şayet büyük belirsizlikler ve dış etkenler olmaz ise daha da artacağını öngörüyorum” dedi.
Türk sanayinin ithalata bağımlı olduğunu hatırlatan ve bunun göz ardı edilmemesini isteyen Güler, yerli ikamenin artırılması için bir seferberlik yapılması gerektiğini söyleyerek, “Yerli aramal üretiminin desteklenmesi ve teşvik edilmesi geleceğimiz için çok büyük önem taşıyor. Dışa bağımlılığımızın azalması için de yerli hammadde ve aramal imalatımızı hızla yükseltmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Kaynak: https://www.dunya.com/is-dunyasi/parasal-sikilasmada-sanayici-ve-esnaf-ayri-konumlandirilmali-haberi-718563