Başak Nur GÖKÇAM
Küresel iklim değişikliği kaynakları tüketiyor. Günümüzde bir kişiye düşen yıllık su miktarı bin 519 metreküp. Yapılan tahminlere göre 2030 ylına gelindiğinde kişi başına düşen su miktarı yıllık bin 200 metreküp olacak. Bu miktarın 2040 yılına gelindiğinde bin 116 metreküp, 2050 yılında ise bin 69 metrekübe kadar düşmesi bekleniyor.
Yani durumlar pek de iç açıcı değil. Bu nedenle insanın yapmış olduğu her işte kaynağı verimli kullanması ve gelecek nesillere yeterli kaynak bırakmak için dikkatli davranması, kentleri soğutmanın yolllarının bulunması gerekecek. İşte bu noktada görünmez kahramanlık görevi peyzaj sektörüne düşüyor.
Doğa ve insan odaklı tasarım odağıyla 1994 yılında kurulan Karaoğlu Peyzaj, bugün hepimizin yakınen bildiği belki karış karış ezberlediği yerlerin peyzajını yapan bir şirket aslında.
Zorlu Center, The Peninsula Hotel, Kanyon, Four Seasons Sultanahmet, Emaar gibi pek çok projeye imza atan şirket, Etiyopya’da demir yolu, St. Petersburg’ta otoyol ve Özbekistan Taşkent’te de İntercontinental Otel gibi birçok projenin peyzajına imzasını atmış. Birçok örnek uygulamayı hayata geçirdiklerinin bilgisini veren Peyzaj Mimarı ve Karaoğlu Peyzaj Kurucu Ortağı Nesrin Karaoğlu Otuzoğlu, “Sıfır sermayeli hikâyemiz başlayalı 30 yıl oldu. Bu süreçte hem biz hem de Türkiye peyzaj sektöründe gelişti.
Bu yüzden gururluyuz. Küçük bahçelerde ilk önce peyzaj projeleri ile başladığımız çalışma hayatımızda bugün üç kıtada 10 ülkede çeşitli projeye imzamızı attık. Doğa onarımından otoyola, maden sahalarından çimento fabrikalarına, turizm yatırımlarından demir yoluna hemen her alanda hizmet verdik, dünyadaki gelişmeleri takip ederek vermeye de devam edeceğiz. 2025 yılında yeşil çatı ve teras bahçe örneklerimiz artacak” dedi.
Yeşil koridorla ısınan kentleri soğutmak gerek
Bitkilerden kanopi oluşturarak kentlerin iklim değişikliğinden kaynaklanan ısısını azaltmanın mümkün olduğuna işaret eden Nesrin Karaoğlu, “Kentsel ısı ada etisini azaltmak ve yeşil koridorla soğutmak da ayrı öneme sahip. Daha çok ağaç dikerek onların gölgeleriyle kentteki sıcaklığı düşürmek lazım. Bu noktada şehri sünger haline getirmek önemli. Yani dereleri kapatmamak, bitkilerden yutak alanı yapmak, karbon dioksit emen bitki kullanmak gerek” dedi.
Yaşam alanları karbon yutak alana dönüşüyor
Peyzaj uygulamalarının eski dönemlerde yapıları güzelleştirmek ve estetik açıdan değerlendirmelerle anılan bir iş alanı olduğunu fakat artık artan bilinçle bu algının değiştiğini belirten Peyzaj Mimarı ve Karaoğlu Peyzaj Kurucu Ortağı Yasin Otuzoğlu da, “Karbon ayak izini azaltmanın yolu yapıların çevreyle olan ilişkilerini düzenlemekle başlıyor. Bu da bizim meslek disiplinimiz.
O yüzden sürdürülebilirlikte bizim mesleğimizin rolü çok önemli. Çünkü biz hem insanların hem de diğer canlılara bir yaşam ortamı sağlıyoruz ve yaşam alanlarını karbon yutak alanına dönüştürmeye çalışıyoruz. Bu da sürdürülebilirliği bağımızın en temel göstergesi” diye konuştu.
Açık yeşil alanları planlarken, yağmur suyunun yönetimini sağlayarak enerji tüketimini yüzde 25-30 oranında düşürebildiklerini de söyleyen Yasin Otuzoğlu, “Doğru peyzaj tasarımıyla su tüketimini azaltabilir, oksijen üretimini artırabilir, insanların ve diğer canlıların daha sağlıklı bir çevrede yaşamasını sağlayabiliriz.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki doğru peyzaj uygulaması eğitimle öğrencilerin daha aktif olduğunu, hastanelerdeki tedavi sürelerinin kısaldığını gösteriyor. Yani doğaya yapmış olduğumuz 1 birimlik yatırım, bize 3-4 birim olarak geri dönüyor. Yani doğru yerleşimi, peyzaj master planları ile gerçekleştirmek mümkün” dedi.
Karaoğlu Peyzaj olarak tasarım ve hizmeti ihraç ederken aynı zamanda Türkiye’den bitki ihracatı da yaptıklarının bilgisini veren Yasin Otuzoğlu, “Sakarya’da 450 bin metrekarelik bir alanda fidanlığımız var. Burada yetiştirdiğimiz bitkilerin de yurt dışına satılmasına katkıda bulunuyoruz” dedi.
Yenilenebilir enerji sahasında peyzaj kritiği
Peyzajın RES ve GES sahaları için de büyük öneme sahip olduğunu belirten Yasin Otuzoğlu, “Temiz enerji çok önemli bir konu fakat temiz enerji sağlamırken doğaya zarar verilmemesi daha kritik bir mesele. Bu nedenle son zamanlarda peyzaj tasarımı yaptığımız alanların başında da bunlar geliyor. Yaygınlaştıkça, daha önemli bir mesele haline gelecek. Tüm bu yatırımlarda, yatırımın fikrinin ortaya atıldığı andan itibaren peyzaj tasarımlarıyla hareket edilirse, mevcut doğal ve bitkisel varlığı korumak mümkün olacaktır ve zarar en aza indirgenebilecektir” dedi.
Yaşanılabilir bir yerde misiniz?
Yaşadığımız kentin sürdürülebilir ve yaşanılabilir bir kent olup olmadığını 3-30-300 kuralıyla anlayabileceğimizi söyleyen Karaoğlu Peyzaj Kurucu Ortağı Yasin Otuzoğlu, “Massachusetts Institute of Technology (MIT) tarafından ortaya konulan bu kurala göre oturduğumuz veya yaşadığımız yerin penceresinden baktığımzıda en az 3 tane ağaç görmemiz gerekiyor. Yaşadığımız kentin yüzde 30’u ağaç gölgesiyle kaplanmış olmalı. Ve yaşadığımız yerden çıktığımızda 300 metre mesafede açık yeşil alan-park olmalı. Eğer bu faktörler varsa, sürdürülebilir bir yerde yaşadığımızı söyleyebiliriz” dedi.
Doğru peyzajla sahadaki zarar azalabilir
Maden çalışmalarında doğanın ön planda tutularak zararın önüne geçmenin mümkün olduğunu belirten Yasin Otuzoğlu, “Madeni yanlış şekilde çıkardıktan sonra oraya ağaç dikmeye yönelmek doğru bir mantık değil. Eğer en başında işletme planı doğru bir şekilde hazırlanır ve çevresel riskler göz önüne alınırsa, etkileri en aza indirmek mümkün olabilir. Bu nedenle bir projeye karar veriş aşamasında uzman ekiplerle hareket edilmeli”diye konuştu.
Kirli hava temizlendi
Çimento fabrikasının bahçesindeki peyzajın şehre olan etkisine değinen Karaoğlu Peyzaj Kurucu Ortağı Nesrin Karaoğlu Otuzoğlu, “Örneğin çimento fabrikası nedeniyle havası kirlenen ve gri renge bürünen havayı yaprak döken bitki kullanımıyla temizlemeyi başardık. Bu sayede yaşam kalitesinin değiştiğini söyleyebilirim” örneğini verdi.
Kaynak: https://www.dunya.com/surdurulebilir-dunya/dogaya-yapilan-1-birimlik-yatirim-4-katini-kazandiriyor-haberi-758630