Arcane’in 2. sezonu uzun bir bekleyişin ardından nihayet izleyiciyle buluştu. İlk sezonuyla büyük beğeni toplayan dizi, bu sezon da hem hayranlarını hem de lore meraklılarını tatmin etmeyi hedefliyor. Peki, 2. sezon beklediğimize değdi mi? Karakterlerin hikayeleri, müzikal seçimler ve League of Legends evrenine yapılan göndermelerle 2. sezonda neler yaşandı? İşte tarafımca yapılan detaylı inceleme.
Dikkat! Bu içerik Arcane hakkında bol bol ağır spoiler içerir, eğer izlemediyseniz hemen çıkınız.
Beklentileri Karşılamayan Giriş…
Öncelikle ilk bölümden başlamam gerekirse… İlk bölümde Arcane’e yakışır bir şekilde daha şaşalı bir giriş beklerdim. 1. sezon Jinx’in bombasıyla bitmişti; en azından o süreçte neler oldu, karakterler neler yaşadı görmek isterdim. Caitlyn’in annesi Cassandra Kiramman’ın ölümü ise duygusal olarak bana pek geçmedi diyebilirim, zaten ilk sezonda karakteri fazla işlememişlerdi.
Vi ve Caitlyn’in Hikayesi: Aşırı Yakınlık mı Saplantı mı?
Sonraki süreçlerde Vi’ın Caitlyn’i bir sapık gibi takip ettiğini görüyoruz. Bi’ rahat ver be kızım, yırtık dondan çıkar gibi çıkıyorsun! İnsan ister istemez ‘Git kız kardeşini gör bir ilk önce!’ diyor. Vi karakterini çok severim halbuki, ancak Cait ile yakınlaştıracaklar diye ne yapacaklarını şaşırdılar bence. Bunun dışında, bölümün sonundaki Zaun savaş sahnesi gayet iyiydi ve sezon için bir umut ışığı sundu.
Jinx ve Yan Karakterler
Veee 2. bölüm bomba gibi ‘Sucker’ şarkısı ve Jinx ile başlıyoruz! Silco ve Jinx’i hep çok sevmişimdir. Yanındaki karakteri Ziggs sansam da yanılmış olduğumu fark ediyorum. Bence Isha tamamen gereksiz bir karakterdi. Dizideki varlığının tek amacı Jinx’i kurtarmak gibiydi ki bu durum biraz yapay geldi.
Sevika ve Jinx: Yeni Bir Dinamik
Sevika ve Jinx sahneleri ise harikaydı. Sevika, bu sezon çok daha iyi işlenmiş ve karakter derinliği kazanmış. Hatta daha fazla ekran süresi bile verilebilirdi. Renegade şarkısı eşliğinde Sevika vs Smeech sahnesi bence dizinin pik noktalarından biriydi! Blue Eye Samurai dizisinin ardından ilk kez bir diziden bu kadar keyif aldım.
LeBlanc ve Kara Gül Tarikatı
3. bölüme bomba gibi başlayacağımızı hiç düşünmemiştim çünkü League of Legends’ın lore’una hayran biri olarak LeBlanc en sevdiğim karakterlerden biridir, gerek oyun gerek ise Kara Gül tarikatının hikayesi bakımından. Kendisini başka bir formda görmeyi asla beklemezdim. Kraliçenin eli buraya bile yetişiyor!
Şimdi Kara Gül Tarikatı ve Ambessa’nın Olayına Bir Göz Atalım
Kara Gül’ün amacına çok değinmediler ancak şöyle bir özet geçeyim lore için. Kara Gül, Noxus ülkesini yer altından yöneten, güçlü büyücülerin yer aldığı bir tarikat aslında. Ancak büyücü deyince Mel gibi bir şey sanmayın, Mordekaiser gibi ilah bir büyücüyü alt etmiş birilerinden bahsediyorum burada. LoL oynayanlar ne demek istediğimi bilir.
Peki amaçları ne mi? İnanın kimse bilmiyor. Sonsuz bir güç hırsına sahip oldukları biliniyor sadece. Binlerce kez tahta geçme şansları varken, gölgede kalmayı tercih eden bir tarikat. Piyonlar varken Şah neden oynasın ki? diye düşünüyor olabilirler.
Çekilin Yoldan Kraliçe Geliyor!
Ambessa konusu ise bambaşka. Tam bir kraliçe bana göre. Gerek zekası gerek gücüyle hem kızını hem de Cait’i bir süre iyi manipüle etti yalan yok. Ancak oğluyla olan olayı ne tam olarak onu anlayamadım mesela? Anlayabilen varsa aydınlatsın gerçekten çok kopuk anlatıldı bence. Eksik kaldığını düşünüyorum. Ayrıca karakteri oyuna yeni getirdiniz neden hemen öldürdünüz ya? 10 üzerinden 1 yani şu yaptığınız hareket.
Yıllardır Beklenen Karşılaşma: Jinx vs Vi/Caitlyn
Jinx vs Vi/Cait karşılaşması, aşırı keyif verdi diyebilirim. Ayrıca dizide ara ara tıpkı oyundaki gibi ‘fat hands’ gibi göndermeler yapmaları güzeldi. En azından ‘Bu dizi LoL’e aitti yaa!!’ dedirtiyor insana. Repliği falan hatırlıyorsun bence gayet hoş.
Ayrıca savaşta fark ettiğim bir şey var ki o da Jinx’in savaş esnasında çocuksu hareketler sergilemesi. Ancak bahsettiğim şey tam olarak o değil, çocuksu bir mızmızcılık, büyük öfke duyduğunda fark edilmeyi beklenen mızmızlık gibi. Çocuk gibi anlamsız hareketler yapması, bilemiyorum belki de ben çok anlam yükledim! Yine de ince işlenmiş bir detay olarak görüyorum.
Mel ve Jayce: Eksik Kalan Hikayeler
Farkındaysanız daha Mel, Viktor ve Jayce karakterlerine değinmedim. Çünkü hikayeleri bu zamana kadar bomboş ilerledi. Hele Mel… Ah be kızım insanlar bir yerlerini yırttı valla seni oyuna getirecek diye. Çok uzattığımı fark ettiğim için hemen hızlı bir review atayım madem. Mel çok overrated bir karakter bence, ayrıca çoğu insanın aksine ben Viktor’un hikayesini de işleyişini de çok beğendim keza Jayce’inkini de öyle. Her ne kadar Jayce’den bir bölümde nefret etsem de 1. sezon 1. bölümdeki küçük çocuğun Jayce olduğunu ve karşısındakinin Viktor olduğunu anladığımda büyük bir aydınlanma yaşadım. ‘Nerenle izliyorsun?’ demeyin lütfen.
Viktor’a Alt Başlık Açmamak Ayıp Olur
Viktor ise çok ince işlenen karakterlerden biri, çoğu kişi için nefret edilen bir karakter olsa da ben felsefesini ve hikayesini aşırı beğendim. Mükemmellik denilen kavramı ele alışı, aslında içten içe beslediği güç hırsı, kendini Mesih sanması ve güç zehirlenmesi yaşanması güzel detaylardı. Keza bunun farkına kendisi de varıyor ki yine kurtarıcı rolüne bürünen o oluyor. Kanka her şeyi sen yaptın zaten?
Neler Yaşadın Ya? (Seda Sayan’ın Sesiyle)
Ekko’nun gizemli silahı ve yeteneğinin arkasındaki sır perdesi ise dizideki hikaye ile ortadan kalkmış oldu diye düşünüyorum. Çünkü birçok oyuncu, Ekko ilk oyuna geldiği zaman, 14-15 yaşındaki bir çocuk nasıl zamanı geriye sarabilir diye düşünüyordu, epey olay olmuştu belki hatırlayanlar vardır. Çok güzel mantığa oturtmuşlar.
Zaten kendisinin oyun içi repliğinden Jinx’e önceden aşık olduğunu da biliyorduk, diziyle tescillenmiş oldu. Kendisine puanım 10/10.
En Can Alıcı Kısım: Ekko ve Powder
Dizide en çok canımı yakan ve en beğendiğim kısma gelecek olursam. Şüphesiz Ekko ve Powder’ın dansı ve öpüşmesi derim. Günlerdir arkada çalan şarkıyı kaç kez dinlediğimi tahmin bile edemezsiniz. Söylenecek konuşulacak o kadar çok şey var ki, hikayeyi ince ince işlediklerini 2. kez izlediğimde fark ettim.
Hayır Gerçek Olamaz
Kabul edeyim ki bu zamana kadar dizide en çok şaşırtan şey Jinx’in ölmesi oldu, Vi’ı bile bekliyordum ancak onu asla… Hala öldüğünü de düşünmüyorum bu arada, haklı sebeplerim var (bi’ makalede okumuştum).
İnce Referanslar
Oyundaki lakaplarından tutun, sözlerine kadar neredeyse her şeye bir gönderme var. Orianna ve Janna’yı es geçmemelerine bayıldım mesela ancak diğer Piltover ve Zaun karakterlerine ne olacak peki diye düşünmedim değil. Nerde kardeşim Zac, Twitch, Ezreal, Seraphine!!! 🤨🤨Bize bir açıklama borçlusun Riot.
İnce Referanslar #2
Noxus izlerini taşıyan simgeler, Swain’in kuzgunları, Noxus gemileri derken yeni yapımın Noxus’ta geçeceğine net bir şekilde emin oluyoruz. Eminim ki sadece Noxus işlenmeyecektir çünkü bu ülkenin Demacia ile yıllardır bir savaşı var. Ucundan onu da görürüz diye tahmin ediyorum.
Enfes Müzikal Seçimlerini Konuşmasak Olmazdı
Dizide müzikler sıkça övülse de benim için hala underrated kalmış durumda. Albümde kötü şarkı yok arkadaş? Her şarkı mı bu kadar anlamlı bu kadar güzel olur. Normalde oyun ve dizi şarkılarına bu kadar bağlılık göstermem ancak şimdiden Spotify karnemde yer alacak şarkılar belli bile. Her biri nefes kesici olmuş, müziklere 10/10 veriyorum.
En beğendiklerim ise sırasıyla: Ma Meilleure Ennemie , Renegade , Paint The Town Blue , Hellfire ve To Ashes and Blood kesinlikle.
Bu Arada Heimerdinger Nerde Ya?
Sonuç Ne Peki?
Enfes müzikleri, tüyleri diken diken eden sahneleri ve derin hikayesiyle aşırı başarılı bulduğum yapıma puanım 9.4/10.
Nerelerden kırdığımı söylememe sanırım daha fazla gerek yok. Bir daha böyle bir yapım izlemeyeceğimin üzüntüsü yaşıyorum maalesef. Kim bilir belki Noxus’un dizisi daha iyi olur!
Kaynak: https://onedio.com/haber/gec-olsun-da-guc-olmasin-arcane-dizisini-lore-a-hakim-biri-olarak-inceliyorum-1262702